31 Temmuz 2013 Çarşamba
EĞİTİM MODÜLLERİMİZ: "TORA, TORA, TORA" - RİSK YÖNETİMİ VE TAKIM ÇALIŞMASI
30 Temmuz 2013 Salı
18 Temmuz 2013 Perşembe
TAKIM ÇALIŞMASINA DEĞER VERENLER İÇİN...
GERÇEK BİR TAKIM OLMAYI VE TAKIM ÇALIŞMASI EĞİTİMLERİNİ CİDDİYE ALAN,
EĞİTİMİN OLUMLU, ÖLÇÜLEBİLİR VE SÜRDÜRÜLEBİLİR SONUÇLARINA ÖNEM VEREN GERÇEK PROFESYONELLERLE ÇALIŞMAK,
BİRLİKTE YARATACAĞIMIZ UNUTULMAZ ÖYKÜLERİN PAYDAŞI, SİZLERİN OYUN ARKADAŞLARINIZ OLMAK İSTİYORUZ
17 Temmuz 2013 Çarşamba
TAKIM ÇALIŞMASI EĞİTİMİNİN YARARLARI
Takım çalışması olgusunun ele alındığı açık hava eğitimleri sonunda:
- Takım oluşumu, takım içi görev, yetki ve sorumluluk paylaşımı, takım içi ilişkiler ve etkili iletişim yöntemleri, takım içi liderlik süreçleri, zaman yönetimi, birey ve takım düzeyindeki motivasyon, yaratıcılık, etkili problem çözme ve karar alma teknikleri, farklılıkların yönetimi ve çatışma yönetimi, stres ile baş edebilme, aktif dinleme gibi temel yönetim süreçlerinde, yaparak ve deneyerek öğrenme yönteminin bir kazanımı olarak, bireyler ve takımlar düzeyinde iyileşmeler görülmektedir.
- Açık hava oyunları, her katılımcının çocukluğunda oynadığı oyunları çağrıştıran bir ortamın yaratılması suretiyle, iş yaşamındaki ilişkilerin, kuralları ve bunların uygulanmasını zorlaştıran oyunbozanların, oyun oynuyor “gibi yapan” hilebazların ortaya çıkmasını, yorum ve değerlendirmelerini oyun ile iş ortamı arasındaki benzeşmeler üzerine kuran eğitmen & moderatörlerin bilinçli yönlendirmeleri ile oyundan elde edilen sonuçların hem özel yaşamlara hem de profesyonel iş ortamına taşınmasını; böylelikle katılımcının yaşam kalitesinin zenginleşerek artmasını sağlar.
- Açık hava eğitimlerine katılanların, eğitim boyunca ele alınan konuları yaparak, yaşayarak, sınayıp deneyerek, hissederek ve eğlenerek öğrenmeleri sonucunda; etkili, kalıcı, sağlıklı bir eğitim ortamı yaratılır. Katılımcının, kendisinin yaparak öğrendiği bilgiler, duyduğu ve gördüğü şeylere göre belleğinde daha kalıcı olur ve keyifle anımsanır.
- Doğa, insanlara yaşamaya alıştıkları rahat ve konforlu ortamın dışında; bilinmeyen, farklı ve sürprizlerle dolu bir mekânda öğrenme ve birbirini tanıma olanakları sunar. Açık hava eğitimlerinde, katılımcının alışık olmadığı bir ortama girmesi, bu nedenle yaşadığı tedirginlik, duyduğu heyecan ve korku, eğitimciden gelen mesajlara daha açık olmasını sağlamaktadır. Kapalı yerlerde yapılan çalışmalarda alışkın olduğu ortamda kendini güçlü hisseden ve bu güçlülük duygusuyla önyargılı olduğu bazı konularda verilen mesajlara karşı kendini kapatabilen katılımcıların, açık hava eğitimlerinde kendi üzerlerindeki denetimi kaldırmaları, bir anlamda “çözülme”leri sağlanabilmekte, eğitimcinin verdiği mesajların sağlıklı bir şekilde hedefine ulaşması mümkün olmaktadır.
- Açık hava eğitimlerindeki oyunlara, tüm takım üyelerinin katılmak zorunda olması nedeniyle; katılımcıların, içinde yer aldıkları takımın uygulayacağı ikna ve zorlama yöntemleriyle, “yapamam” ya da “beceremem” dediği birçok şeyi yapabildiğini, “yaparım” ya da “beceririm” dediği birçok şeyi de yapamadığını görmesi, kişisel performanslarını oluşturan güçlü ya da zayıf yanlarını fark edip daha da geliştirip güçlendirmesini mümkün kılmaktadır. Açık hava eğitimlerinin sonucunda her katılımcı, hem bireysel gücünü görmekte hem de içinde yer aldığı takıma hangi güçlü yönleri ile yardımcı olacağını, hangi zayıf yanlarını da takım çalışması ile giderebileceğini bilmekte; kendi bireyselliği ile takım oyuncusu olma bilinci arasındaki dengeyi kolaylıkla kurabilmektedir.
- Açık hava eğitimlerine katılanlar, çalıştıkları kurumların yöneldikleri takım çalışması ve katılımcı yönetim süreçlerine kolaylıkla uyum göstermekte, bu süreçlerin gelişimine katkıda bulunabilmektedirler.
16 Temmuz 2013 Salı
PARKURLARIMIZDAN: BALIKAŞIRAN VE BENCİK KOYLARI
“Yılan
gibi kıvrıla kıvrıla, Datça Yarımadası'nın içine 1,5 mil giren Bencik
Koyu, Hisarönü Körfezi'ni gezen hiçbir yatın uğramadan geçemeyeceği bir
limandır. Çam ormanları, Bencik Koyu'nun her iki yakasındaki sırtlardan
suya kadar iner. Sahillerini, nakış gibi işlenmiş küçük koylar süsler.
Büyük koya girince doğudan bir burun çıkar. Onu geçtikten sonra, küçük
küçük koltuk yapmış, birçok koy vardır. Buralarda, 8 ila 15 m. arası
suada demir bırakıp kıyıdaki bir çama palamar verince, yatınız güven
içinde sakin yatar. Meltem arkadaki tepelerden eser, serinletir,
rahatsız etmez. Bencik Koyu içinde, her havada barınılacak bir köşe
bulmak mümkündür. Koyun doğu yakasındaki demirlemeye en uygun yerinde,
Maden Tetkik Arama (MTA)'nın dinlenme tesisleri vardır, girilmez. Bir
küçük büfe, telefon ve plajdaki duştan istifade edilebilir. Koyun
nihayeti, kuzey ucunda, göl gibi bir havuza dönüşür. Ancak içi sığdır. 1
ila 2 m. arası su vardır. Buraya tekne girebilirse, kışın bile hiçbir
hava etkili olmaz. Buradan Datça yolu yakındır. MTA'nın asfalt yolu
koyun yanından geçer. Gökova tarafındaki Balıkaşıran Koyu ile Bencik
sırt sırta, yarımadanın en dar yerini oluşturur. Hatta Knidoslular,
düşmandan korunmak için, ikisinin arasını kazıp ayırmaya çalışmışlar,
ama kayalık ve yüksek olduğu için başaramamışlardır. Sırttaki Datça
yolundan araba ile geçerken her iki körfezin koylarını aynı zamanda
seyredersiniz. Nefis bir manzaradır.”
"Vira Demir", Sadun BORO, TEB Yayını, İstanbul 2005, sh.276-278
"Harpagos hiçbir başarı gösteremeyen Karialıları köleleştirdi; bu
bölgede yaşayan öbür Yunanlılar da yiğitlikten yana Karialılardan daha
üstün çıkmamışlardır. bir Lakedaimon kolonisi olan Knidos da bunların
arasındadır. Bunların toprakları denize bakar; Triopion denilmesi
bundandır; burası Bybassos Yarımadası'nın uzantısıdır; bütün Knidos
toprağı, ince bir kıstak dışında, suyla çevrilidir; kuzeyi Kerameikos
Körfezi, güneyi Syme ve Rodos Denizi'dir. Harpagos, İonia'ya indiği
zaman Knidoslular, bu aşağı yukarı beş stad genişliğindeki kıstağı
kazmaya başladılar; yurtlarını ada haline getirmek istiyorlardı. Böylece
tamamen kendi yurtlarına çekilmiş olacaklardı, zira kazmak istedikleri
yer, Knidos topraklarını anakaraya bağlayan toprak parçasıydı. Pek büyük
insan emeği harcandı bu iş için; ama görülmemiş bir olay geldi
başlarına, işçiler taşları kırarken çeşitli yerlerinde ve en çok da
gözlerinde inanılmaz büyüklükte yaralar açılmaya başladı. Delphoi'ye
elçiler gönderip bu nedir diye danıştılar, Knidosluların kendileri
anlatırlar, Pythia şu üçlü iambos ile cevap vermiş: "Kıstak ne kale
ister ne de kazılmak. Zeus isteseydi bu karyayı ada yapamaz mıydı ?" Bu
oraklı üzerine Knidoslular işi bıraktılar ve Harpagos ordusu geldiği
zaman çarpışmadan teslim oldular."
"Tarih", Herodotos, Çeviren: Müntekim Ökmen, T.İş Bankası Kültür Yayınları, Mayıs 2006, İstanbul, Sh. 94-95
15 Temmuz 2013 Pazartesi
AÇIK HAVA EĞİTİMLERİNİN TEMEL AMAÇLARI
- Takım oluşum süreçlerini izlemek ve değerlendirmek,
- Takımın hedeflerini ve birlikte çalışma ilkelerini belirlemek,
- Takımdaki görev, yetki ve sorumlulukların paylaşımı ile ilgili süreçleri izleyerek değerlendirmek,
- Hedeflerle ilgili standart ve kriterleri belirlemek,
- Hedeflere varmak amacıyla geliştirilecek plan ve programlarla taktik ve stratejilerin belirlenmesini sağlamak, bunların belirlenmesi ile ilgili süreçleri izleyerek değerlendirmek,
- Takım içi iletişimi sorgulamak ve etkin iletişim yöntemlerinin gelişmesini sağlamak,
- Takım içindeki “klasik liderlik”, “takım liderliği” ve “kaotik liderlik” süreçlerini izlemek; “doğal lider”, “takım lideri” ve “yönetici” ayrımlarını belirlemek,
- Takım üyelerinin kendi aralarındaki ve liderle olan ilişkilerini izleyerek değerlendirmek,
- Takım içi güven, işbirliği, yardımlaşma, dayanışma ve bağlılık süreçlerini izleyerek değerlendirmek ve gelişmesini sağlamak,
- Takım çalışması içinde, özgüven ve kişisel gelişim süreçleriyle karşılıklı güven ilişkilerinin izlenerek risk alma yeteneğini geliştirmek,
- Yapılacak SWOT analizleri ile katılımcıların ve takımların güçlü ve zayıf yanlarıyla sahip oldukları fırsatları ve karşılaşabilecekleri tehditleri belirlemek,
- Sahip olunan güçlü yanların ve fırsatların sinerjisini yaratarak zayıf yanların güçlendirilmesini, tehditlerin ise fırsata dönüştürülmesini sağlamak,
- Takımda birey ve takım ölçekli yaratıcılığı geliştirmek,
- Hedef ile zaman arasındaki ilişkiyi esas alan zaman yönetimi anlayışı ile uygulamasının gelişmesini sağlamak,
- Takım içi farklılıkları keşfetmek, bunlara katlanmayı öğrenmek ve farklılıkların yönetimini sağlamak,
- Çatışma yönetimi ile ilgili becerileri geliştirmek,
- Birey ve takım düzeyindeki motivasyonunu sağlamak ve geliştirmek,
- Paylaşmayı esas alan katılımcı yönetimle ilgili becerileri geliştirmek,
- Ayrıntılara sahip çıkma becerisini kazanmak,
- Alternatif yaratmak ve bunlar arasından seçim yapabilmek,
- Seçilen alternatifi harekete geçirebilmek,
- Problem çözme ve karar alma becerilerini geliştirmek,
- Aktif dinlemeyi öğrenmek,
- “Yaparak, yaşayarak ve hissederek öğrenmek”,
- Stres ile baş edebilmek,
- Yaşama sevinci duymak ve olumlu düşünebilmek,
- “İyi bir takım” olabilmeyi öğrenmek ve başarabilmek,
- Katılımcıları bireysel düzeyde doğa ve doğa sporları gönüllüsü yaparak yaşam kalitelerinin zenginleşmesine katkıda bulunmak,
- Katılımcıların keyif aldıkları heyecanlı, eğlenceli, macera dolu bir ortamı başkalarıyla paylaşmasını sağlamak...
14 Temmuz 2013 Pazar
IBEX NEDİR?
12 Temmuz 2013 Cuma
SİZLERE, SURVİVOR'IN HIRÇIN BİREYSELLİĞİ YERİNE TAKSİM DİRENİŞİ'NİN DAYANIŞMACI RUHUNU ÖNERİYORUZ...
10 Temmuz 2013 Çarşamba
LÜTFEN NOT EDİNİZ!
Yönetici ve çalışanlarınızın çalışma isteklerini arttırmak amacıyla yapacağınız tüm etkinliklerde,
Bayilerinizle birlikte yapacağınız toplantı ve etkinliklerde,
Farklı, ses getiren ve devamlı anımsanan eğitim ve etkinlikler yapmak istiyorsanız,
İLETİŞİM BİLGİLERİMİZİ LÜTFEN NOT EDİNİZ!
IBEXES GROUP EĞİTİM DANIŞMANLIĞI
Tel: 0 536 394 20 25 - 0 232 362 58 33
www.ibexesgroup.com - www.ibexesgroup.blogspot.com
E-Posta: info@ibexesgroup.com
31 Aralık 2010 Cuma
Yeni Yılınızı En İçten Duygularla Kutlar; Mutluluk, Sağlık, Başarı ve Keyif Dolu Bir Yıl Geçirmenizi Dileriz.
9 Mart 2010 Salı
Takım Oyunlarımız - "Havuz Problemi"
8 Mart 2010 Pazartesi
Parkurlarımızdan: Bodrum, Mazı
Mazı'yı çekici kılan, kuşkusuz sadece koyun doğal güzelliği, denizin tertemiz oluşu değil. Ne mutlu ki, Ege ve Akdeniz sahillerimiz bu özellikleri taşıyan başka yerlere de sahip. Ancak Mazı'yı farklı kılan, bir dizi hoş çelişkiyi de barındırması. Öyle ki, kendisi Bodrum Yarımadası'nda ama diğer koylardaki kalabalıktan, gürültüden tamamen soyutlanmış durumda. İnsansız doğanın dinginliğiyle yan yana oturuyor. Gecenin, uyku saatinin geldiğini pencereden içeri giren kelebek ile anlamak, horoz sesleriyle uyanmak, denizin utangaç çırpıntısının sesine karışan sevgilinin şarkısını dinlemek, kısa bir sessizlikten sonra pansiyondan yükselen sabah telaşının gürültüsü... Yani Bodrum'un diğer koylarına çoktan 'veda' etmiş olan bir güne merhaba. Her an ve hiçbir irade kullanmaya gerek duymadan sessizliğin, doğanın ve mavinin yumuşaklığını yaşamak.
7 Mart 2010 Pazar
Walter Benjamin'e Göre Geçmiş ve Tarih...
6 Mart 2010 Cumartesi
"BENİ BU GÜZEL HAVALAR MAHVETTİ..."
5 Mart 2010 Cuma
Eğitim Modüllerimiz - “Oyun Bahçesi”
4 Mart 2010 Perşembe
2010 Yılı Senior Jenga Rekoru Netafim'de: 31 Sıra !
2 Mart 2010 Salı
28 Şubat 2010 Pazar
Hafta Sonunda Sevgi, Yalan ve Kurban Olmak Üzerine Güzel Sözler...
"Hayatınız boyunca bir kurban olmak zorunda değilsiniz.
Tam şu anda ne olduğunuz, geçmişteki seçimlerinizin bir sonucudur.
Ne olacağınız ise bundan sonra yapacağınız seçimlere bağılıdır."
Ivan BURNELL
Sevgi motorlu bir araç gibi problemsizdir,
problem yaratanlar sadece kullanıcı, yolcular ve yoldur.
Franz KAFKA
26 Şubat 2010 Cuma
Oyunu kurallarıyla oynamak üzerine...
Oyun ve Oyunbozan
“Kurallara karşı çıkan veya bunlara uymayan oyuncu, bir oyunbozandır… Oyunbozan, sözde oyuncudan tamamen başka bir şeydir. Bu sonuncusu oyunu oynuyormuş gibi yapmaktadır. Görünüşte oyunun büyülü çemberini kabul ediyormuş gibi davranmaya devam eder. Oyuncular topluluğu onu oyunbozandan daha kolayca affederler, çünkü oyunbozan onların evrenini tahrip etmektedir. Oyunbozan mızıkçılık ederek, ötekilerle beraber geçici olarak içine kapandığı bir evrenin nispi değerini ve kırılganlığını keşfeder. Oyunun yarattığı yanılsamayı, inlusio’yu (*), kelimenin gerçek anlamıyla ‘oyuna girişi’ anlam dolu bu kelimeyi yok eder. Hemen oyundan atılmalıdır, çünkü oyuncular topluluğunun varlığını tehdit etmektedir.” Sh.29
(*) İroni, illüzyon
Oyun ve Cemaatleşme
“Oyuncular topluluğu, oyun bitmiş olsa bile, sürekliliğe yönelik genel bir eğilim göstermektedirler. Elbette en küçük bir misket oyununun veya en önemsiz bir briç partisinin kulüp kurmaya yönelttiği söylenemez. Ancak istisnailiğin içinde birlikte yaşama, önemli bir şeyi birlikte paylaşma, ötekilerden hep birlikte ayrılma ve genel ölçülerin dışına çıkma duygusu, yalnızca oyun süresiyle sınırlı kalmayan bir cazibe oluşturmaktadır.” Sh.29
Oyun ve Hukuk
“Dava, hak olan ve olmayan şeyi kabul ettirmek için; kimin haklı, kimin haksız olduğuna karar vermek için; kimin kazandığını, kimin kaybettiğini belirlemek için yapılan bir mücadeledir.” Sh. 104
Johan Huizinga, Homo Ludens, Oyunun Toplumsal İşlevi Üzerine Bir Deneme, Ayrıntı Yayınları, İstanbul 1995
25 Şubat 2010 Perşembe
Takım Oyunlarımız - "Zirvede Buluşmak"
Takım halinde oynanan bu oyunda, oyuncular profesyonel tırmanışçıların gözetiminde tırmanma ipi, ağ ve diğer yardımcı malzemeleri kullanarak farklı eğimdeki kayalarda ya da yapay tırmanış duvarlarında birbirleriyle yardımlaşarak iniş ya da tırmanış yapmaktadırlar. Oyunun süresi ortalama bir saattir.
Oyunun ele aldığı olgular :
Takım uyumu, takım içi ilişkiler ve liderlik, zaman yönetimi vd.
24 Şubat 2010 Çarşamba
Kitap Tanıtımı - "Karakter Aşınması - Yeni Kapitalizmin İşin Kişilik Üzerindeki Etkiler", Richard Sennett
Yeni ekonomik düzenin büyülü sözcüğü “değişim”in doğası nedir, insanlara nasıl yansıyor? Her zaman kısa vadeye endeksli bir ekonomide kişi kalıcı değer ve hedeflere sahip olabilir? Her an parçalanan veya sürekli yeniden yapılanan kurumlarda, kişi kendi kimliğini ve yaşam öyküsünü nasıl oluşturabilir?
Küreselleşme olgusunu makro düzeyde inceleyen birçok kitap yayımlandığı halde, bu sürecin mikro düzeyi, insan karakteri üzerindeki etkileri pek az incelendi. Richard Sennett, Karakter Aşınması'nda bunu yapıyor. Ona göre sermayenin, günümüz ekonomisinin bütün dünyaya yayılmış dalgalı denizlerinde "hızlı kâr"ın dışında başka bir amacı yok; şirketlerini piyasadaki anlık değişimlere müdahele edecek biçimde esnekleştirip, yeniden yapılandırıyor. Kişilerden sürekli kendisini yenilemesini, seyyar olmasını, risk almasını, rekabet becerisini geliştirerek yırtıcı bir karakter edinmesini, takım çalışmasında uyumlu olmasını bekliyor. Ancak eski kapitalizmin rutin ve monoton yapısına karşı savunulan bu politikaya yakından bakıldığı zaman sadece eski iktidar yapılarının rengini değiştirdiği görülüyor. Çalışanlar için esnekliğin anlamı ise yaşam boyu iş güvencesinin yok olması; sürekli iş ve şehir değiştirerek yön duygusunu yitirmek; istikrarlı işlerin yerini geçici projelere bırakması ve bir işten diğerine, dünden yarına sürüklenen yaşam parçacıklarından beslenen, rekabetin körüklediği "güvensizlik" ve "kayıtsızlık" duygusu... Ve bir de karakter aşınması... Oysa insan karakteri, duygusal deneyimlerimizin uzun vadeli olması ve başkalarıyla girdiğimiz ilişkilere yüklediğimiz etik değerler üzerinden gelişir. Karakter, içsel bütünlük, ilişkilerde karşılıklı bağlılık ve uzun vadeli bir hedef için çaba harcamak biçiminde kendini gösterir. Yeni kapitalizm ise güvenmeyi, bağlanmayı ve uzun vadeli planlar yapmayı karlı bulmaz, reddeder.
Sennett Karakter Aşınması'nda gelişmiş bilgisayarlarla üretilen ekmeğin kalitesinden çok, ekmeği yiyenlerin hayatına bakıyor ve soruyor: "Bu sistem insanın yaşamına değer ve anlam katıyor mu?" Ve ekliyor "değişim, kitlesel ayaklanmalarda değil, ihtiyaçlarını birbirleriyle paylaşan insanların arasında, toprakta yeşerir. İnsanları birbirleri için kaygılanmaz hale getiren bir rejimin, meşruiyetini uzun süre koruyamayacağından eminim."
Karakter Aşınması - Yeni Kapitalizmde İşin Kişilik Üzerindeki Etkiler, Richard Sennett, Çev.: Barış Yıldırım, Ayrıntı Yayınları, 2005, 172 s.
“Küreselleşme günümüze kadar büyük ölçüde uluslararası sermayenin yükselişi, bölgesel iktidar bloklarının oluşumu, savaşlar ve etnik çatışmalar bağlamında incelendi. Oysa gün be gün yaşadığımız gibi, bu süreç hepimizin gündelik yaşamını derinden etkiliyor. Kapitalizmin gelişiminin patlamalarla ilerlediği birçok dönemde olduğu gibi, bugün de küresel sermayenin geçirdiği dönüşümler, temelde iş süreçlerindeki değişimler dolayımıyla hepimizin aile yaşamını, arkadaş ilişkilerini ve elbette karakterinin tutarlılığını sarsıyor. Richard Sennett’in Ayrıntı Yayınları’nca Türkçe’ye kazandırılan kitabı Karakter Aşınması’nda, özellikle ABD çerçevesinde büyük bir uzgörüyle incelediği bu süreçler artık bütün dünyada elle tutulur halde.
ESNEK KAPİTALİZM
1970’lerden beri topluma kök salan, daha doğrusu geçmişin organize kapitalizminin köklerini koparan esnek kapitalizmin anlamı, artık kimsenin bir işte hayatını geçirip emeklilik kazanmayı beklememesi, bireyin sürekli piyasa rüzgarlarına göre eğilip bükülmeye, iş değiştirmeye, işsiz kalmaya, yeni beceriler öğrenmeye hazır olması. Kişi aile ve arkadaş ilişkilerini buna göre şekillendirmeye de terddütsüz hazır olmalı. Şüphesiz, bir anlamda geçmişin rutin ve klostrofobik mesleki ve bireysel ilişkilerini kırmak fikri, önümüzde yeni fırsatlar açıldığını düşündürüyor hepimize.
Ancak bu durum bizi aynı zamanda her tür bağlılığı, her tür sorumluluk almayı olumsuzlayan bir konuma itmiyor mu? Her birimizin bu kadar sık iş değiştirmesi ve ciddi işsizlik dönemleri yaşamamız sonucunda iş ve insan ilişkileri kalıcılık kazanamıyor; iş arkadaşları arasında, şirketlerin o soğuk cam ve metal bölmeleriniş bir parça yumuşatacak mamimiyet sarmaşığı boy atmıyor.
Sennett’in yazdıkları artık sadece ABD’nde değil Avrupa ve elbette Türkiye için de geçerli. Lizbon hedefleri çerçevesinde Avrupa ülkeleri de, emek piyasaları esnekleşirken bireylerin sosyal güvencesi nasıl sağlanabilir, nasıl bir “flexicurity” ya da güvenceli esneklik üretebiliriz sorusunu kendine sordurmuyor mu? Türkiye’de şüphesiz bu süreci çok daha acımasız bir biçimde yaşıyoruz; zaten kurumsal güvenlik ağları geleneksel olarak zayıf olan ülkemizde her çalışan kendisini sürekli tehdit altında hissediyor; yaptığımız işi sahiplenmek, bir meslek gururu üretmek artık kaçımıza nasip oluyor? İşyerindeki ilişkilerde geçerli olan etik değerler, ailemizle veya arkadaşlarımızla kurduğumuz ilişkilerdeki etik değerlerleörtüşüyor mu?
SENNETT’İN FARKI
Sennett alıştığımız Amerikan sosyologlarına pek benzemiyor; içinde yaşadığı toplumu değerlendirirken, ekonomik sistemin rasyonalitesini veya siyasal ve toplumsal entegrasyon gereklerini mutlaka kabul etmekten ziyade, bizzat tanıdığı işçilerin, mühendislerin, ekmek ustalarının, barmaid’lerin hayatından, arkadaşlarının aile yaşamlarından yola çıkıyor, onlara olan sempatisini veya öfkesini gizlemeye çalışmıyor, okuyucuyla ve arkadaşlarıyla birlikte sigarasını tüttürüp, tartışıyor. Bütün bu süreçte de eski Yunan’dan 19. yy gerçekçi romanlarına, oradan en güncel eleştirel sosyal bilimcilere uzanan çok zengin bir etik sorgulama geleneğini de seferber ediyor. Sosyal bilimler teorisiyle gündelik yaşam sıkıntılarımız arasındaki yapma bariyeri aşmak isteyen hepimizin okuması gereken bir kitap…”
Defne KAYA, Cumhuriyet Kitap, 27 Ekim 2005, Sayı: 819, Sh.19
23 Şubat 2010 Salı
Eğitim Modüllerimiz - "Oyun Bahçesi"
Oyun olgusu, grup içi ve gruplar sı ilişkilerde kişinin diğer kişi ve gruplaraarla ilişkilerini etkileyen, belirleyen ya da düzenleyen bir iletişim ortamının oluşumunu sağlayabilir; hatta, bu ilişki ve iletişimin daha iyi bir düzeye çıkması için bir yöntem olarak kullanılabilir. Oyun olgusu, bu durumun dışında bir eğitim aracı olarak da değerlendirilebilir, bu özelliği çağdaş drama ve doğaçlama gibi tekniklerle desteklenebilir.
22 Şubat 2010 Pazartesi
Parkurlarımızdan: Aydın, Kuşadası, Dilek Yarımadası Milli Parkı
Dilek Yarımadası - Büyük Menderes Deltası Millî Parkı, dünyada bir örneği daha olmayan, bir yanda Akdeniz'den Kafkasya'ya kadar kıyılarda yayılım gösteren neredeyse tüm bitkilerin doğal olarak bir arada görüldüğü bir botanik bahçesidir.
Millî Park 27.675 hektarlık bir alana sahiptir. Bu alanın 10.985 hektarı 1966 yılında Millî Park ilan edilen Dilek Yarımadası’na, 16.690 hektarı 1994 yılında Milli Park ilan edilen Büyük Menderes Deltası'na aittir.
Karşısında Sisam Adası bulunan Millî Parkın Dilek Yarımadası bölümü, Samsun Dağları'nın Ege Denizi'ne doğru uzanan son noktasıdır. 20 km uzunluğunda ve ortalama 6 km genişliğindedir. Yarımadada bir çok tepe, vadi, kanyon ve koy bulunur. Ortalama 650 m yüksekliğe sahip yarımadanın en yüksek yeri Millî Parkın adını aldığı Mykale yani Dilek Tepe'dir ve 1237 m yüksekliğindedir. Ayrıca kumlu, killi, yatık ve yüksek kıyı şekillerini içeren plajlarıyla ilgi çekici kıyı özelliklerine sahiptir.
Yarımadanın güneyine bitişik olan Büyük Menderes Deltası’nın en önemli su kaynağı 584 km. uzunluğundaki Büyük Menderes Nehridir.
Dilek Yarımadası – Büyük Menderes Deltası Millî Parkı'nda yaklaşık 250 adet kuş türü bulunur ve bunlardan 70'i burada ürer. Nesli dünya ölçeğinde tehlike altında olan Küçük Karabatak, dünyada toplam sayıları 3000 çift olduğu tahmin edilen Tepeli Pelikan, Küçük Akbalıkçıl , Küçük Kerkenez, Akça Cılıbıt ve Akkuyruklu Kartal deltada üreyen önemli kuş türlerinden bazılarıdır.
Millî Park içerisinde 804 bitki türü belirlenmiştir. Bu bitkilerden 6'sı endemiktir. Ayrıca dünyada sadece Türkiye'de bulunan 18 bitki türünü de barındırır. Akdeniz maki bitki örtüsünün hemen hemen bütün bitki türlerinin en canlı ve sağlıklı örnekleri yarımadada yer alır. Dilek Yarımadası, genelde yaygın olarak Kuzey ve Batı Anadolu'da yayılış gösteren Anadolu Kestanesinin en güneye indiği, ülkemizde birkaç yerde bulunan Kartopunun, Finike Ardıcının, Melez Pırnal Meşesinin ve Dallı Servinin küçük orman toplulukları meydana getirerek yetiştiği tek yerdir. Başka deyişle, Millî Park, Akdeniz'den Karadeniz'e kadar tüm Anadolu'da var olan bitki türlerinin doğal olarak bir arada görüldüğü biricik doğa müzesi olma özelliğini taşımaktadır. Bu benzersiz biyolojik çeşitlilik nedeniyle Dilek Yarımadası, Avrupa Konseyi tarafından “Flora Biyogenetik Rezerv Alanı” olarak kabul edilmiştir.
Millî Park, 28 memeli, 42 sürüngen, 45 çeşit balık türüne ve çok sayıda deniz canlısına ev sahipliği yapar. Yunusların ve Deniz Kaplumbağalarının özgürce dolaştığı bu ortam içinde, türlü alglar, ahtapot ailesinden kafadan bacaklılar, deniz kestaneleri ve deniz yıldızları, süngerler ve pek çok balık türü yaşar. Orfoz, Lağos, Sinarit, Mığrı, Müren, Levrek, Eşkina, Akya, Sarpa, İskaroz, Papaz balığı, Karagöz, Melanur, Lapin, Mırmır, Sargoz, Hanoz, İskorpit, Kefal, Çipura bu balıklardan bazılarıdır. 1998 yılında Kavaklıburun koyu sahilinde karaya vuran, Akdeniz'de yaşayan bir tür olan Uzun Balinanın 14 metre boyundaki ölüsü Millî Park sahillerinin ender de olsa balinalara ev sahipliği yaptığını ortaya çıkarmıştır.
Millî Park, nesli tükenmiş ya da tükenmek üzere olan Anadolu Parsı’nın batıda yaşadığı son noktadır. Dünyanın en nadir 10 deniz memelisinden biri olan Akdeniz Foku da milli park kıyılarında yaşar. Yaban domuzu, Karakulak, Vaşak, Çakal, Sırtlan, doğaya terkedilmiş ve yabanileşmiş sığırlar ve atlar ile bir çok hayvan türü milli parkta bulunan hayvanlardan bazılarıdır.
M.Ö. 9. yüzyılda 12 Ion kentinin kutsal toplanma merkezi Panionion, antik Thebai kenti, Ayayorgi Manastırı, tarihi Doğanbey Köyü, Karina, Hagios Antonios Manastırı ve Zeus Mağarası da Millî Park sınırları içerisindedir.
16 Şubat 2010 Salı
Takım Oyunlarımız - "Kare Tekerlekler"
Kısaca