30 Kasım 2009 Pazartesi

Parkurlarımızdan: Bodrum, Mazı




İnsan kendini baştan çıkaranın ne olduğunu asla bilemez. Bir çırpıda ve herhangi bir çağrıda bulunmaksızın karşınıza çıkar. Mazı, Bodrum Yarımadası'nın güneyinde, Gökova sahilinde küçük bir koy. Olağanüstü bir ormanın içinden yılan gibi kıvrılarak uzayıp giden bir yolda çam, zeytin ve incir ağaçlarının oluşturduğu barok bir manzaranın sonunda birdenbire ''ben buradayım, keşfetmek için neden bu kadar geç kaldın'' diyor. Uzun zamandır hiçbir şeyin sizi heyecanlandırmadığını, tutkunun yerini alabilecek bir işaret aradığınızı düşünüyorsunuz. Mazı o anda insana, o zorunlu işaret gibi görünüyor. Aynı adı taşıyan köyden sahile inen yolun uzunluğu 1 kilometre. Koy, uzun yıllardır doğal sit alanı. Yani kıyılarımızda artık ender bulunan cennetlerden biri.

Mazı'yı çekici kılan, kuşkusuz sadece koyun doğal güzelliği, denizin tertemiz oluşu değil. Ne mutlu ki, Ege ve Akdeniz sahillerimiz bu özellikleri taşıyan başka yerlere de sahip. Ancak Mazı'yı farklı kılan, bir dizi hoş çelişkiyi de barındırması. Öyle ki, kendisi Bodrum Yarımadası'nda ama diğer koylardaki kalabalıktan, gürültüden tamamen soyutlanmış durumda. İnsansız doğanın dinginliğiyle yan yana oturuyor. Gecenin, uyku saatinin geldiğini pencereden içeri giren kelebek ile anlamak, horoz sesleriyle uyanmak, denizin utangaç çırpıntısının sesine karışan sevgilinin şarkısını dinlemek, kısa bir sessizlikten sonra pansiyondan yükselen sabah telaşının gürültüsü... Yani Bodrum'un diğer koylarına çoktan 'veda' etmiş olan bir güne merhaba. Her an ve hiçbir irade kullanmaya gerek duymadan sessizliğin, doğanın ve mavinin yumuşaklığını yaşamak.

29 Kasım 2009 Pazar

Kitap Tanıtımı - "Kırdığımız Oyuncaklar" - Sunay Akın

"Yoksul olsa da bir yığın oyuncak yapardı babası, Hans Christian Andersen'e. Ayakkabı tamircisi olan babasının hünerli ellerinden çıkan bez kuklalar ve onları oynattığı sahne, Danimarkalı ünlü yazarın çocukluğunda en çok sevdiği oyuncaklar olur. Andersen, kendisini 1841 yılında İstanbul'a taşıyan geminin küpeştesinde "Züleyha" adlı altı yaşındaki bir kız çocuğuyla ahbaplık kurmayı başarır. Evet, bu bir başarıdır; çünkü Türk çocukları yabancılarla muhatap olmamaları konusunda sıkı tembihlidirler. Ama Andersen, dizlerine bile oturtur Züleyha'yı. Bu dostluğun başlangıcı ise bir oyuncaktır: "Bana oyuncağını gösterdi, her iki kulağının arkasında minicik birer kuş bulunan at biçimindeki bir su testisiydi bu; Türkçe konuşabilsem hemen bu oyuncağa dair bir masal uydurup anlatırdım ona."

İlk Baskı: Çınar Yayınları, İstanbul 2006,

T.İş Bankası Yayınları, İstanbul 11/2009, 182 Sayfa.

İşte bir Sunay Akın kitabı daha... Kız Kulesi’ni, batan gemileri, Kızılderililer’i, bayrakları, İstanbul’u, zürafaları yazarken, kıyıya, köşeye itilmiş, kırılmış, unutulmuş oyuncakların da izini sürüyor. Bir edebiyat dalgıcı gibi, anı denizinin en derin köşelerindeki oyuncakları okurlar için günışığına çıkardı. Andersen’in İstanbul yolunda karşılaştığı kız çocuğunun elindeki oyuncaktan, Nâzım Hikmet ile birlikte yargılanan Ömer Deniz’in oyuncakçı dükkânında çıraklık yapmış ünlü tiyatro sanatçısına kadar bilinmeyen pek çok öykü bu kitapta ilk kez biraraya geliyor.

Fazla söze gerek yok aslında. Sunay Akın demek bile yeterli!..

28 Kasım 2009 Cumartesi

27 Kasım Dünya Drama Günü Kutlu Olsun !

HİÇ KİMSE “OYUN”SUZ KALMASIN!

HERKESİN MUTLAKA DRAMA YAŞANTISI OLSUN!

(Bu gün, İnsan Hakları Beyannamesinin 27. maddesine gönderme yapmak üzere ve aynı zamanda Çocuk Hakları gününün de bu ay içinde bulunması dolayısıyla uluslararası düzeyde kabul edilmiştir. Beyannamenin 27.maddesi aşağıdaki gibidir).

"...
1. Herkes toplumun kültürel yaşamına serbestçe katılma, güzel sanatlardan yararlanma, bilimsel gelişmeye katılma ve bundan yararlanma hakkına sahiptir.


2. Herkesin yaratıcısı olduğu bilim, edebiyat ve sanat ürünlerinden doğan maddi ve manevi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır..."

IDEA - Drama, tiyatro, müzik, görsel sanatlar ve dans eğitmenlerince 90 ülkenin üye olduğu Dünya Sanatlar Eğitimi Birliği'nin seçtiği bu güzel günde Çağdaş Drama Derneği Onursal Başkanı olarak kaleme aldığım bu Bildirgede, tüm sanat alanlarının ve bu alanları ustaca potasında bütünleştirebilen yaratıcı drama disiplininin önem ve gerekliliğini vurgulamayı deneyeceğim.

Toplumlardaki değişik düzlemlerde oluşan değişim ve dönüşümleri, başkalaşma ve yabancılaşmaya düşülmeden, ileriye dönük evrilmelere götürmesi gereken eğitim dizgeleri, kuşkusuz bu beklenen ilerici gelişmeyi zaman zaman gerçekleştirememektedir. Böyle özlenen olumlu eğitimsel gelişmelerde bilimin açıklayıcı rolü kadar sanatların da kişisel aklı ve toplumsal ortak aklı ivmelendirici bir role sahip olduğu artık anlaşılmalıdır. Bu yolda ilerlemeler kaydedilirken, bir sanatsal, estetik ve kültürel eğitim süreci oluşturan yaratıcı dramanın, gerek bir öğretim yöntemi gerekse başlı başına bir disiplin olarak örgün ve yaygın eğitimde çok ciddiye alınması gereken bir yeri olduğu kabul edilmelidir.

Ülkemizde okul öncesi aşaması ile yüksek öğrenim aşamasında 1982'de başlayan yaratıcı çağdaş drama hareketi, eğitimcilerce beklenen ve özlenen bir olgu olarak karşılanmıştır. Hedef kitle hızla eğitim-öğretimin diğer aşamalarını da kapsamıştır. Yaratıcı drama 1997 öğretim programlarında, tüm ülkede, öğretmen yetiştiren eğitim fakültelerinde (bugünkü sayısı 67'dir), özellikle Okul Öncesi, Sınıf Öğretmenliği, 2007'den sonra da Sosyal Bilgiler Öğretmenliği, Türkçe Öğretmenliği, Beden Eğitimi Öğretmenliği, Yabancı Diller Öğretmenliği, Anabilim Dalları'nda zorunlu ders; kız meslek liselerindeki çocuk gelişimi bölümlerinde gene zorunlu ders ve sanat dalları öğretmenleri ile sanatçı yetiştiren yüksek okul ve fakültelerde zorunlu/seçmeli ders olarak yer almıştır.

1990'da kurulan Çağdaş Drama Derneği, Milli Eğitim Bakanlığınca onaylı sertifika veren kurslarıyla, son durumda altı aşamalı bir eğitimle (320 saat), dramayı bir öğretim yöntemi olarak kullanabilecek binin üzerinde eğitimciyi ve 400 dolayında drama derslerini yürütebilecek yetiklikte (kapasitede) drama liderini yetiştirmiştir.

Gelecekte daha da donanımlı liderler yetişmesi açısından derneğin yanı sıra iki eğitim bilimleri enstitüsünde ve bir tiyatro bölümünde açılmış bulunan tezli ve tezsiz yüksek lisans programlarında daha çok sayıda müzik, yazın, görsel sanatlar, dans, tiyatro ve pedagoji dersleri ile felsefe, psikoloji, sosyoloji, kültür - , düşünce - ve sanatlar tarihi gibi yan derslerin yer alması üzerinde durulmaktadır. Böylece yaratıcı drama disiplini ülkemizde, disiplinlerarası ve disiplinler geçişli bir yarı bilimsel alan olarak zenginleşip yaratıcı, sanatsal, kültürel ve estetik bir eğitim vermeyi sürdürecektir.

Fazlasıyla ezbere dayalı olan eğitim dizgemizdeki kimi boşlukların doldurulacağı; duygusal zekâ, çok yönlü zekâ ve sol-sağ beyin yarı küreleri kuramlarında vurgulanan bilişsel ve duyuşsal öğrenme alanlarının birlikte bir bütün olarak ele alınacağı bir eğitimin, çeşitli yenileştirmelere karşın hala tam yerleşmediği gözlemlenmektedir. Yaratıcı drama zengin bir sanatlar eğitimi kapsamında algılanıp eğitimde ne denli yaygın olarak kullanılırsa, o ölçüde toplumumuzun kültürel kalkınmasına, demokrasi ve barış kültürünün gelişmesine de hizmet etmiş olacaktır. Yeni gelişmeler inancıyla Dünya Drama Gününü kutluyorum.

Prof. Dr. İnci San
Sanatbilimci-SEDER (Sanat Eğitimcileri Derneği) Başkanı

27 Kasım 2009 Cuma

NİYE, NEDEN VE NİÇİN ?


İNSAN,
İNSANI NİYE YOK EDER ?

İNSAN,
AÇLIK GÜDÜSÜ DIŞINDA HAYVANLARI NEDEN ÖLDÜRÜR ?

İNSAN,
İÇİNDE YAŞADIĞI DOĞANIN DENGELERİNİ NİÇİN BOZAR ?

İNSAN,
NİYE, NEDEN, NİÇİN BAYRAM YAPAR ?

26 Kasım 2009 Perşembe

Eğitim Modüllerimiz - STRATEJİK KURUMSAL ANALİZ: S.W.O.T. ANALİZİ

S.W.O.T. analizi incelenen kuruluşun, tekniğin, sürecin veya durumun güçlü ve zayıf yönlerini belirlemekte ve dış çevreden kaynaklanan fırsat ve tehditleri saptamakta kullanılan bir tekniktir.

S.W.O.T. analizinin amacı, iç ve dış etkenleri dikkate alarak, var olan güçlü yönler ve fırsatlardan en üst düzeyde yararlanacak, tehditlerin ve zayıf yanların etkisini en aza indirecek plan ve stratejiler geliştirmektir. Böylelikle, güçlü olduğumuz ve büyük fırsatların yattığı alanlara odaklanmamız mümkün olabilir.

S.W.O.T. analizi, stratejik bir planın geliştirilmesi aşamasıyla sorun tanımlama ve çözüm oluşturulması aşamalarında; ayrıca, nicel verilerin yetersiz, bilgilerin kişilerin belleklerinde olduğu durumların analizinde kullanılır.

Ibexes Group Eğitim Danışmanlığı, sahip olduğu bilgi, değer ve deneyimler çerçevesinde çalıştığınız kurum, kuruluş ve işletmelerle dahil olduğunuz özel grupların güçlü ve zayıf yönleriyle sahip olduğu fırsatları ve karşılaşılabileceği tehditleri ortaya koyup çözümler öneren S.W.O.T. analizi çalışmalarında sizlere moderatörlük yapar.

25 Kasım 2009 Çarşamba

Eğitimin İlk Adımı: Eğitim İhtiyaç Analizi


Çalıştığınız ya da gönüllü olarak katkıda bulunduğunuz kurum, kuruluş, birim ya da grubun eğitim ihtiyacını analiz etmek; yönetici, çalışan ve takım arkadaşlarınızın bu konudaki talep ve beklentilerini öğrenip bunları dikkate alarak eğitim programları düzenlemek istiyorsanız, lütfen Ibexes Group Eğitim Danışmanlığı’na başvurun…

Eğitim ihtiyaç analizinin

1) İncelemeler,

2) Analizler,

3) Anketler,

4) Gözlem çalışmaları,

5) Görüşmeler,

6) Testler,

7) Grup Sorun Analizleri,

8) Atölye çalışmaları ve

9) Raporlama boyutlarında sizlere yardımcı olalım.

24 Kasım 2009 Salı

Takım Oyunlarımız - "Dripping Sound"


Kısaca

Takımlar halinde oynanan bu oyunda, her bir takım kendilerine verilen malzemeleri kullanmak suretiyle yapacakları sahne gösterisini / dansını, bir koreografın danışmanlığında hazırlayacak, provalarını yapacak ve bir sahne gösterisi olarak sergileyecek ve bu performansla ilgili puanlama, Değerlendirme Jürisi tarafından yapılacaktır.

Oyunun ele aldığı olgular:

Birey ve grup ölçekli yaratıcılık, takım içi uyum, zaman yönetimi, grup içi ilişki ve iletişim vd.

23 Kasım 2009 Pazartesi

Parkurlarımızdan: Balıkesir, Kazdağları Darıdere




Altınoluk ve Narlı Köyü istikametinde ilerlendiğinde, aşağı yukarı 600-700 metrelerde yer alan Darıdere Fidanlık Tesisleri, içinde dereleri, göletleri bulunan eski bir orman fidanlığı. Şimdilerde, doğasever iki girişimci tarafından lokantası, kamping alanı, yüzme havuzları ve küçük bir butik oteli ile doğayı seven herkesin hoşuna gidecek bir görünüme kavuşturuldu... Tavsiye ederiz...

22 Kasım 2009 Pazar

Hafta Sonunda Güzel Sözler...

“Pirincin içindeki siyah taşlardan korkma beyaz olanlardan kork.

Japon Atasözü

“Arkadaşını yalnızken ikaz et, başkalarının yanında öv.

Publius Cyrus


“İnsan pek mecnundur. Bir sinek kurdunu nasıl yaratacağını bilmez, ama gider düzineyle Tanrı yaratır.”

Montaigne

21 Kasım 2009 Cumartesi

UNUTULMAYIP KEYİFLE ANIMSANAN; ETKİN, VERİMLİ VE FARKLI EĞİTİMLER, MOTİVASYON ETKİNLİKLERİ


YAPARAK, YAŞAYARAK VE HİSSEDEREK ÖĞRENMEK,
Dağda,ormanda,denizde,
azgın nehirlerde, açık denizde...
Kendinizi iyi hissedeceğiniz her yerde...
Kampta, çadırda, uyku tulumunda,
otelde, adalarda ve koylarda,
yelkenin ya da dümenin başında;
kısacası doğanın bağrında...
Hep gittiğimiz, bildiğimiz yerlerde değil;
merak edip de gitmek istediğiniz her yerde..
Maceranın, heyecanın ve eğlencenin olduğu her yerde...
İsteğinize, ihtiyaçlarınıza, kurumunuzun taleplerine uygun,
size özgü takım çalışması odaklı açık ya da kapalı alan eğitimleri,
motivasyon amaçlı piknikler,
organizasyonlar, tanıtım çalışmaları, etkinlikler...

TAKIM ÇALIŞMASI ODAKLI AÇIK VE KAPALI ALAN EĞİTİMLERİ
Kurumunuz yönetici ve çalışanlarının
motivasyonunu yükseltmeye,
takım çalışmasını özendirmeye,
yaratıcılık, işbirliği, yardımlaşma ve dayanışma gibi
"bizi biz yapan" becerileri geliştirmeye,
stres yönetimi, liderlik, iletişim,
grup içi güven ilişkileri, risk yönetimi,
etkili karar verme teknikleri ve zaman yönetimi gibi
yönetsel süreçlerdeki bilgileri "öğrenmeye" değil;
"bildiklerimizi hep birlikte oyunlar oynayarak anımsamaya"
yönelik tüm eğitimlerde...
açık ya da kapalı mekanlarda...

İSTEDİĞİNİZ HER YERDE, İSTEDİĞİNİZ HER KOŞULDA...

20 Kasım 2009 Cuma

Eğitim Modüllerimiz - "Nature Action !"


Zor Doğa Koşullarında Takım Çalışması Eğitimi


Amaç: Birey ve grup içi işletme sorunlarının zor doğa koşullarında takım çalışması odaklı açık ve kapalı alan oyunları ile ele alınıp irdelenmesi.


Eğitim Konuları: Zor doğa koşulları altında Takım oluşturmak, Takım içi ilişki ve iletişim teknikleri, Yönetici, lider ve takım liderliği farkı, Hedef – zaman ilişkisi (zaman yönetimi), Kendine, arkadaşına ve takımına güvenmek, İşbirliği, yardımlaşma ve dayanışma, Alternatif yaratmak ve mevcut alternatifler arasında seçim yapmak, Bilgi, geri bildirim ve karar almak, Kişisel bellek ve grup belleği, Yaratıcılık, Stres yönetimi, Çatışma yönetimi, Farklılıkların yönetimi ve uzlaşma gibi farklı birey ve grup ölçeğindeki işletme içi sorunların ele alındığı takım çalışması odaklı açık ve kapalı alan eğitimidir.


Süre ve Yer: Türkiye’nin değişik yerlerindeki parkurlar – Günübirlik ya da 2–3 günlük eğitimler.

19 Kasım 2009 Perşembe

Güzel, İlginç Bir Armağan: Ibex Bibloları


Ibexes Group Eğitim Danışmanlığı, eğitim ya da motivasyon danışmanlığı hizmeti verdiği kurum ve kişilere armağan edilmek üzere farklı, yaratıcı ve güzel bir biblo tasarladı. Kazdağları, Assos, Troia, Gedelme gibi çoğu kez eğitim ya da motivasyon etkinliğinin yapıldığı yerlerden toplanan ilginç taş ya da kaya oluşumlarının değerlendirilmesi suretiyle tasarlanan biblolar, bundan böyle eğitim ya da motivasyon etkinliğinin sonucunda hizmet verilen kurum ya da kişilere armağan edilecektir.

18 Kasım 2009 Çarşamba

Açık ve Kapalı Alan Eğitimlerinin Farklı Düzeyleri


Ibexes Group tarafından gerçekleştirilen açık hava eğitimleri, eğime katılan grubun özellikleri, eğitimin yapıldığı parkurun koşulları ve eğitim programına alınan açık hava oyunlarının niteliği dikkate alınarak üç (3) ayrı kategoride düzenlenmektedir. Bu kategorileri şu şekilde açıklayabiliriz:

A Kategorisi

Bu kategoride yer alan açık hava eğitimleri, zorlu doğa koşullarında yüksek fiziksel zorluğu içeren ve içinde yükseklik aktiviteleri bulunan açık hava oyunlarından oluşmaktadır.

B Kategorisi

Bu kategoride yer alan açık hava eğitimleri, doğa koşullarında orta düzeydeki fiziksel zorluğu içeren açık hava oyunlarından oluşmaktadır.

C Kategorisi

Bu kategoride yer alan açık hava eğitimleri ise, doğa koşullarında alt düzeyde fiziksel zorluk içeren açık hava oyunlarından oluşmaktadır.

Hazırlanacak eğitim programlarının tasarımında, istekte bulunan kurum yetkililerine bu kategoriler hakkında ayrıntılı ve örnekli bilgiler verilerek bu üç kategoriden birini seçmeleri istenir.

17 Kasım 2009 Salı

Takım Oyunlarımız - "Her Yer Su İçinde"


Kısaca:

Oyun oynayan her takım, kendisine sunulan farklı seçenekler arasında takım kararlarıyla tercihler yapmakta ve bu seçeneklerin belirlediği olanakları kullanarak kendisine verilen kaplara en fazla suyu doldurmaktadır.

Oyunun ele aldığı olgular:

Bu oyunda, takım olarak değişik seçenekleri değerlendirerek karar verebilmek ve karar olgusu ile uygulama arasındaki neden-sonuç ilişkileri ele alınıp değerlendirilmektedir.

16 Kasım 2009 Pazartesi

Parkurlarımızdan: Bolu, Abant Gölü




Ülkemizin en bilindik doğal güzelliklerinden biri olan Abant Gölü, Yedigöller ve bunların çevresindeki diğer göller, akarsular ve güzel ormanlar, Ibexes Group Eğitim Danışmanlığı'nın başlıca eğitim ve eğlence etkinlikleri mekanlarından biridir.

15 Kasım 2009 Pazar

Hafta Sonunda Montaigne, Tolstoy ve İrvin D. Yalom'dan Deyişler...

“Bence insan ne olduğunu bilmekte dikkatli olmalı; iyi tarafını da, kötü tarafını da aynı titizlikle ortaya çıkarmalıdır. Eğer ben kendimi iyi ve olgun görseydim, bunu bağıra bağıra söylerdim. Kendini olduğundan az göstermek, tevazu değil, budalalıktır; kendine değerinden az paha biçmek korkaklıktır, pısırıklıktır. Aristoteles'e göre, hiçbir iyilik sahtelikle bir arada gitmez; doğru hiçbir zaman yanlışa yer vermez. Kendini olduğundan fazla göstermek de, çok defa gururdan değil budalalıktandır. Bence bu kendini beğenme illetinin esası, kendinden pek fazla hoşlanmak, kendi kendine hayâsızca âşık olmaktır. Bunun en iyi devası kendinden söz etmeyi yasaklayan ve böylece bizi kendimiz üzerinde düşünmekten büsbütün alıkoyanların dediklerinin tam tersini yapmaktır. Gurur insanın düşüncesindedir; söze dökülen onun pek küçük bir parçasıdır.”

Denemeler, Montaigne, Çeviri: Sabahattin Eyüboğlu
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Sh.33

Sophie Marceau in 'Anna Karenina' (1997), Bernard Rose,

“Öyle kişiler vardır ki hangi alanda olursa olsun, mutluluğa ermiş bir rakibi ile karşılaştıkları zaman, onda olan bütün iyi şeylere sırt çevirir, sadece onun kötü şeylerini görürler. Ama öyle kişiler de vardır ki, tam tersine, bu mutlu rakipte, her şeyden çok, kendilerini yenilgiye uğratan üstünlüklerini bulmak ister ve gönülleri yana yana, onda sadece iyi şeyler ararlar.”

Anna Karenina, Tolstoy, Çeviri: Hasan Ali Ediz, Sh.119

“Hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki dostluğumuzu ya da kardeşliğimizi hiçbir şey engellenmiyormuş gibi görünür; bizi ayıran küçücük bir köprü vardır, hepsi o kadar. Ama tam sen bu köprüye adim atacakken sana su soruyu sorsam: "Bu köprüyü geçip bana gelir misin?" İşte o anda artık bunu istemeyiverirsin; sorumu tekrarlarsam öylece suskun kalırsın. O andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer; bizi ayıran ve birbirimize yabancılaştıran duvarlar bitiverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız. Ama o küçücük köprüyü düşündüğünde, sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın."

Nietzsche Ağladığında - Irvin D. Yalom


14 Kasım 2009 Cumartesi

Açık Hava Etkinlikleri: Piknikler, Açık Hava Oyunları, Motivasyon Gezileri ve Diğerleri...


AÇIK HAVA ETKİNLİKLERİNİN ÇEŞİTLERİ

  • Piknikler,
  • Açık hava oyunları (outdoor games),
  • Doğa yürüyüşleri (trekking),
  • Macera yürüyüşleri (adventure trekking),
  • Kampçılık etkinlikleri ve eğitimi,
  • Dağcılık etkinlikleri ve eğitimi (alpinism),
  • Kaya tırmanışı ve iple iniş,
  • Rafting,
  • Paintball,
  • Diving,
  • Bungee Jumping

AÇIK HAVA ETKİNLİKLERİNİN TEMEL AMAÇLARI,

1) Kurum / kuruluş / şirket / işletme içi insan ilişkilerini geliştirmek, birbirlerini daha iyi tanımalarını sağlamak, iş ortamından kaynaklanan gerginlikleri azaltmak,

2) Yönetici ve çalışanların motivasyonlarını yükseltmek,

3) Katılımcıların kişisel / fiziksel gelişimini sağlamak,

4) Katılımcıların doğaya ve doğa sporlarına yönelmesini özendirmek,

5) Katılımcıların yaşam kalitesini yükseltmek.

AÇIK HAVA ETKİNLİKLERİNİN YARARLARI,

1) Açık hava etkinlikleri, kurum / kuruluş / şirket / işletme sahip ve ortakları ile yönetici ve çalışanları arasındaki insan ilişkileri geliştirip birbirlerini daha iyi tanımalarını sağlar.

2) Alışkın olduğu ortamlar dışına çıkan insanlar, doğada yaşadıkları ve paylaştıkları macera, heyecan ve eğlence dolu etkinliklerle yaşama daha farklı bakmaya, önemsedikleri ya da tedirginlik duydukları birçok konunun önemsiz ve gereksiz olduğunu anlamaya başlayıp yaşama daha büyük sevinçle bağlanırlar, kendilerini işlerine bağlayan motivasyonları güçlenir.

3) İşyerindeki gerginlik, korku, tedirginlik, güvensizlik, huzursuzluk, mutsuzluk dolu stres ilişkileri, doğa içinde paylaşılan etkinliklerle gevşeyip rahatlamaya konu olabilir.

4) Doğa içinde gerçekleştirilen tüm eylemler, kişinin fiziksel ve ruhsal gelişimine katkıda bulunur.

5) Açık hava etkinlikleri, katılımcıların içinde yaşadıkları doğayı tanımalarını ve ona sahip çıkmalarını sağlayıp, onları doğa sporlarına yönlendirebilir.

6) Yaşamına, doğayı ve paylaşımı esas alan doğa sporlarını katan kişilerin yaşam kalitesi zenginleşip güçlenebilir.

13 Kasım 2009 Cuma

Kitap Tanıtımı - "Acının Antropolojisi" - David Le Breton

Acı, Kutsal Bir Vahşidir

"Geleneksel sözlüğümüzde, beden için ‘iklim’ tabiri (de) kullanılır. İklim yurttur, ülkedir, vatandır, arzdır, topraktır ve dünyada ‘oturulan’ yerdir. Oturmayı tırnağa alıyorum zira insanın yeryüzünde ‘duruş’unun bütün anlamlarını içerir biçimde kullanıyorum. Heidegger’in ‘Bauen Wohnen Denken Vortrage und Aufsatze’ (İnşa Etmek Oturmak Düşünmek) yazısında belirttiği üzere, ‘insan olmak bir ölümlü olarak yeryüzünde olmak demektir, bunun anlamı oturmaktır.’ Bu, bir bakıma, ruhun gövdede oturuşudur; bedenin de ruhun taşıyıcısı olarak, yeryüzünde ‘olma’sıdır. Anadolu insanının gündelik sözlüğünde bir deyim vardır. ‘Nasılsın?’ diye sorulduğunda, ‘emaneti gezdiriyorum’ derler. Emanet ruhtur, akıldır ve onun gerektirdiği sorumluluktur. İbn Arabi, Füsus’ta, erkeği, kadının yurdu olarak niteler. “Kadının erkeğe vurgunluğu, insanın kendi yurduna düşkünlüğündendir” der. Yaratıcı da insanın yurdudur, aşk, en genel ve derin anlamıyla, parçanın bütüne iştiyakıdır. İnsan, asli kaynağından alçak âleme inmiştir ve o yurdun hasretiyle yanmaktadır. Bu, iklimine duyduğu özlemin ateşidir.

Hölderlin, ‘insan yeryüzünde şairane oturur’ der. İnsanın yeryüzünde şairane oturması, ruhunu ve kâinatı korumasıyla mümkündür. Evet, sadece insan ölür, diğerleri yok olur. O halde koruma ödevi insanındır. İnsan, yeryüzünde korunan ve koruyan bir varoluş bilinciyle durur. Beden iklimdir, oturulan yerdir ve onda oturan ruhun acıları pek çok düşünürün zihnini meşgul etmiştir. Bunlardan biri de David Le Breton’dur.

Türkiye okurunun, ‘Yürüyüşe Övgü’süyle tanıdığı Breton, günümüz Batı dünyasının önde gelen düşünürlerinden biri. Kendine özgü bir ‘risk sosyolojisi’ geliştiren Breton’un, Sel Yayınlarından çıkan ‘Acının Antropolojisi’ni okurken, hep zihnimde, bedenin iklim oluşu dolaşıyordu. Breton şöyle diyor : “Acı, bir metafiziktir, geçip gittikten sonra, insanın, daha geniş anlamlı ve yaşama zevkine davet eden bir dünyaya yerleşebilmesi için gerekli mesafeli bakışı sağlar. Dehşet ve ölüm duyguları içinde tahrip ettiğinden ve hareketsiz hale getirdiğinden, hastalığından kurtulan insanda yaşamın bedeli duygusunu kökleştiren bir anahtardır. Acı, kutsal bir vahşidir. Niçin kutsal? Çünkü insanı aşkınlık deneyimine götürürken kendisinin dışına atar ve ona varlığından habersiz olduğu birtakım zenginlikleri gösterir. Ve vahşidir, çünkü kimliğini bozarak yapar bunu. Tercih şansı bırakmaz insana. Yanma riskinin büyük olduğu bir ateş deneyimidir. Acısının kendisini ve tüm onurunu yitirmesine yol açan bir felaket olması ya da tersine başka bir boyutunu görmesini sağlayan bir şans olması, kendi elindedir insanın: Bu boyut, acı çeken ya da acı çekmiş olan ama dünyaya gözlerini açarak bakan bir insanın boyutudur. İnsan ya acının vahşetine bırakır kendini ya da bunları boyunduruk altına almaya çalışır. Bunu başarabildiği takdirde başka bir insan olarak çıkar bu deneyden, daha dolu bir yaşama doğar. Ama acı, yerleşmenin serbest olduğu bir kıta değildir…”

Breton’un ifadesiyle kutsal bir vahşi olan acının, insanın bedeninin tehlike ve sessizliklerinde ne türden etkilere yol açtığını izlerken, biz bir bakıma bir beden olan ülkelerin, bölgelerin ve kıtaların da büyük acılarla nereden nereye sürüklendiğini de izlemiş olabiliriz.

Acının yerleşilemez bir bölge oluşu, Afrika, Güney Amerika, Ortadoğu, Afganistan, Hindistan, Pakistan, Orta Asya gibi bölgelerde büyük acılar yaşayan insanların, kendi yurtlarında bir tür yersizlik-yurtsuzluk tedirginliği yaşamalarını açıklar mahiyettedir.

İnsan bedeni nasıl acıyla sancıyor ve kıvranıyorsa ve acılar insanda nasıl bir dönüşüme yol açıyorsa, ülkelerde de böylesi değişim ve dönüşümlere neden oluyorlar. Sudan, Somali, Eritre, Etyopya, Irak, Lübnan, Filistin, Özbekistan, Çeçenistan, Azerbaycan ve daha nice ülke, kendisinde ‘oturan’ların acılarına tanıklık ediyor.

Bizim Anadolu coğrafyamızda yüz yüzeli yıldır büyük acılar yaşanıyor. Ülkenin güneydoğusu sürekli kanıyor. Yoksulluk ve adaletsizlik, insanları kendilerinden koparıyor, her acıda olduğu gibi bir inisiyasyon boyutu beliriyor, bu belki de yaşamı daha yoğun biçimde yaşamaya davet ediyor. Acı, bizimki gibi coğrafyalarda, insanın kendi sınırları içinde bir düşünme biçimine dönüşüyor, başkalarını daha yakından tanıma imkânlarını artırıyor. Bu sınır genişlemesinin potansiyel bir tehlikesi de yok değil: Acıları yavaş yavaş dinen ve iyileşen hastanın mutluluğuna benzer bir huzur hali yaşıyoruz. Fakat bu, kesintisiz mutluluk anlamında bir sürekli huzura dönüşemiyor. Böylece acılara müptela oluyoruz.

Acı katışıksız, etkilerden azade ve pürüzsüz biçimde çalışmıyor. Biyolojik bekâreti yok yani. Dünya görüşlerinin, ideolojilerin, dinin, laik düşüncelerin etkisi altında. Böyle olunca, başını sokakta örttüğü için bir hukuk kurumunun hışmına uğrayan kadının duçar olduğu zulmü insani reflekslerle açıklayamıyor, algılayamıyoruz. Çocuğunu dağda kurban veren ebeveynin çığlığında neler gizli, ‘bir oğlum daha olsa onu da gözümü kırpmadan kurban veririm’ diyen baba ne söylemek istiyor, bunu nasıl söylüyor anlayamıyoruz.

İnsanlar, Breton’un dediği gibi, farklı yerlerde ve farklı zamanlarda aynı biçimde ve aynı anda acı çekmiyorlar. Her insanın deneyimi, ayrı bir öyküdür. Her bedenin, her ülkenin acıları bu yüzden farklı bir adlandırmaya ve tanıma muhtaç görünüyor. Ama acı çekenin halinden acılı biri anlayabiliyor. Bunun böyle olduğunu sanmak istiyorum, ama kendilerinin Almanya’da duçar olduğu acılara Filistinli çocukların uğramasından İsrailliler pek rahatsız olmuyorlar.

Vietnamlıların veya yerlilerin çektikleri acılardan beterini Iraklı kadınların çekişi karşısında Amerikalı askerler duyarlı olamıyorlar. Bu, tıpkı, yaralı bir askerin, bu durumu, uzun bir zamandan beri, yaptığı işin olası bir sonucu gibi görmeye alıştığı için, kolunu makineye kaptıran bir işçi kadar acı çekmemesine benziyor.

Doğrudur, acılar ne yeryüzünden büsbütün kaldırılıyor ne de insan(lar) büsbütün acıya boğuluyor. Bıktırmamak için acıların yüzüne biraz tebessüm sürülüyor o kadar."

SadıkYalsızuçanlar

Sel Yayıncılık, Çeviri: İsmail Yerguz, Kasım 2005, İstanbul

12 Kasım 2009 Perşembe

Takım Oyunlarımız - "Senior Jenga"


Takımlar halinde oynanan bu oyunda, oyuncular küçük tahtaları yere düşürmeden üst üste dizecekler ve oyunu en fazla sırayı oluşturan takım kazanacaktır. En az 2 takım ve 10 kişi, en fazla 5 takım ve 60 kişi ile oynanabilen bu oyunun süresi oyuncuların becerilerine göre değişmektedir.

Oyunun ele aldığı olgular :

Alternatif yaratma, oluşturulan alternatifler arasında seçim yapma, Alternatiflerin karara dönüştürülmesi, geri bildirimin önemi vd

11 Kasım 2009 Çarşamba

Eğitimlerimizin Farklı Yanları


Eğitim Tasarımına Verilen Önem ve Öncelik

Açık hava eğitimlerinin programı, her kurumun istek ve gereksinimleri çerçevesinde katılımcıların özellikleri dikkate alınarak, kurum yetkilileri ile Ibexes Group Eğitim Danışmanlığı’nın yürüttüğü takım çalışması sonucunda“kuruma özel”hazırlanmaktadır.

Ekip

Ibexes Group Eğitim Danışmanlığı, takım çalışması anlayışının ve uygulamasının sonucunda oluşmuştur.

Ibexes Group Eğitim Danışmanlığı’nı oluşturan eğitmen & moderatörler, öncelikle grup içi ilişki ve iletişimlerinde takım çalışmasının gereklerini yerine getirmeye çalışan, aynı takım dilini konuşan, takım çalışması ile ilgili sorunları bilimsel yöntemlerle çözmeye çalışan, her biri kendi alanında uzman profesyonellerdir.

Ibexes Group Eğitim Danışmanlığı ekibi, kendi özel yaşamlarında ve profesyonel iş ilişkilerinde takım çalışması anlayışını kabul etmeyen, “one man show” özellikleri baskın “bireyler”in verdikleri eğitimin etkili olmayacağına, takım çalışması ile ilgili eğitimlerin öncelikle kendi içlerinde takım olma sürecini tamamlamış eğitmen & moderatörler tarafından verilmesi gerektiğine inanmaktadır.

Ibexes Group Eğitim Danışmanlığı, her biri eğitim ve yönetim danışmanlığı, eğitmenlik, eleman seçimi, doğa ve dağ sporları, arama – kurtarma etkinlikleri, ilk yardım eğitim ve uygulamaları konusunda yetkin olan uzmanlardan oluşmaktadır.

Deneyim

Ibexes Group Eğitim Danışmanlığı’nın eğitmen & moderatörleri, uzun yıllardan bu yana eğitim ve yönetim danışmanlığı, eleman seçimi, doğa ve dağ sporları, arama – kurtarma etkinlikleri, ilk yardım uygulamaları konusunda çalışmalar yapmaktadır. Açık hava eğitimlerini ise 2001 yılından bu yana öncelikle Ege, Akdeniz ve Marmara bölgeleri olmak üzere tüm Türkiye düzeyinde büyük bir başarı ile sürdürmektedir.

Esneklik

Ibexes Group Eğitim Danışmanlığı, her kurumun istek ve gereksinimlerine göre eğitimin içeriğini oluşturmada ve uygulamada kendini kanıtlamıştır. Eğitim programında yer alan açık hava oyunlarının seçimi, zamanlaması, iç / dış mekân tercihi ya da program için ayrılan bütçe ne olursa olsun, kurumun istek ve gereksinimlerine yönelik çeşitli uygulama önerileri sunulmaktadır.

Bilimsel Çalışmalar

Ibexes Group Eğitim Danışmanlığı, gerçekleştirdiği ve gerçekleştireceği tüm açık hava eğitimlerinin, bu eğitimlerde programa alacağı açık hava oyunlarının bilimsel bir incelemeye konu olması amacıyla çalışmalar yürütmekte; bu amaçla üniversitelerle ortak araştırma çalışmaları yapmakta, üniversiteler tarafından düzenlenen etkinliklere katılmaktadır.

Eğitimin Kalitesi

Açık hava eğitimi veren diğer eğitim kurumlarından ve eğitimcilerden farklı olarak,

Verdiğimiz açık hava eğitimlerinin başarılı ve kalıcı olması için katılımcılarımızın sayısını en fazla Elli (50) kişi ile sınırlıyoruz. Büyük sayıdaki katılımcı ile yapılan etkinliklerin, katılımcıların performanslarını izleme anlamında yetersiz kalacağını bildiğimiz için, önerdiğimiz sayıyı aşan büyük grupları en fazla Elli (50) kişilik gruplara bölerek eğitim vermeyi tercih ediyoruz.

Katılımcıların ve takımların performanslarını “sessiz adam” adını verdiğimiz eğitmen & moderatörlerle izliyoruz. Görev verdiğimiz her“sessiz adam” en fazla On (10) katılımcıyı izleyerek gerek oyunların sonunda gerekse eğitimle ilgili genel değerlendirme raporunun düzenlenmesi aşamasında izlediği katılımcılarla ilgili değerlendirme ve yorumlarını bizlere aktararak bireysel performansların ortaya konulmasını ve tartışılmasını sağlıyor.

Katılımcıların zor koşullardaki performanslarını izleyip değerlendirmek amacıyla konaklamayı mümkün olduğu kadar çadırda ve uyku tulumu koşullarında gerçekleştirmeye çalışıyoruz.

Katılımcıların içinde bulundukları iş ortamından ve özel yaşamlarından uzaklaşmalarını sağlamak amacıyla günübirlik eğitimler yerine İki (2) ya da Üç (3) günlük konaklamalı eğitimleri öneriyoruz.

Eğitimin Ölçüm ve Değerlendirilmesine Verilen Önem ve Öncelik

Ibexes Group Eğitim Danışmanlığı, eğitimin tasarım ve uygulamasının yanında ölçüm ve değerlendirilmesine ayrı bir önem ve öncelik vermekte; eğitim sonrasında gerçekleştirilen ölçme ve değerlendirme çalışmaları ile hizmet verdiği kurum / kuruluş / işletme / şirket ya da gruplara katma değer yaratmada, verilen eğitimlerin sonuçlarını sorgulamada kendini görevli ve sorumlu hissetmektedir.