31 Aralık 2010 Cuma

Yeni Yılınızı En İçten Duygularla Kutlar; Mutluluk, Sağlık, Başarı ve Keyif Dolu Bir Yıl Geçirmenizi Dileriz.

YENİ YILINIZI EN İÇTEN DUYGULARLA KUTLAR;
MUTLULUK, SAĞLIK, BAŞARI VE KEYİF DOLU BİR YIL GEÇİRMENİZİ DİLERİZ.

9 Mart 2010 Salı

Takım Oyunlarımız - "Havuz Problemi"

Kısaca
Oyunu oynayan takımlar, bir yüzme havuzuna bırakılan farklı renklerdeki toplardan kendi takımına ait olanları, diğer takımların engellemelerini ortadan kaldırarak toplamaya ve belirli bir süre içinde hakeme teslim etmeye çalışacaktır.
Oyunun Amaçları
1. Takım lideri ile oyuncular arasındaki iletişimin düzeyini, farklı iletişim yöntemleri boyutunda sorgulamak,
2. Zaman yönetimi, hedef-zaman ilişkisi,
3. Stres yönetimi,
4. Problem çözme becerilerinin geliştirilmesi.

8 Mart 2010 Pazartesi

Parkurlarımızdan: Bodrum, Mazı



İnsan kendini baştan çıkaranın ne olduğunu asla bilemez. Bir çırpıda ve herhangi bir çağrıda bulunmaksızın karşınıza çıkar. Mazı, Bodrum Yarımadası'nın güneyinde, Gökova sahilinde küçük bir koy. Olağanüstü bir ormanın içinden yılan gibi kıvrılarak uzayıp giden bir yolda çam, zeytin ve incir ağaçlarının oluşturduğu barok bir manzaranın sonunda birdenbire ''ben buradayım, keşfetmek için neden bu kadar geç kaldın'' diyor. Uzun zamandır hiçbir şeyin sizi heyecanlandırmadığını, tutkunun yerini alabilecek bir işaret aradığınızı düşünüyorsunuz. Mazı o anda insana, o zorunlu işaret gibi görünüyor. Aynı adı taşıyan köyden sahile inen yolun uzunluğu 1 kilometre. Koy, uzun yıllardır doğal sit alanı. Yani kıyılarımızda artık ender bulunan cennetlerden biri.

Mazı'yı çekici kılan, kuşkusuz sadece koyun doğal güzelliği, denizin tertemiz oluşu değil. Ne mutlu ki, Ege ve Akdeniz sahillerimiz bu özellikleri taşıyan başka yerlere de sahip. Ancak Mazı'yı farklı kılan, bir dizi hoş çelişkiyi de barındırması. Öyle ki, kendisi Bodrum Yarımadası'nda ama diğer koylardaki kalabalıktan, gürültüden tamamen soyutlanmış durumda. İnsansız doğanın dinginliğiyle yan yana oturuyor. Gecenin, uyku saatinin geldiğini pencereden içeri giren kelebek ile anlamak, horoz sesleriyle uyanmak, denizin utangaç çırpıntısının sesine karışan sevgilinin şarkısını dinlemek, kısa bir sessizlikten sonra pansiyondan yükselen sabah telaşının gürültüsü... Yani Bodrum'un diğer koylarına çoktan 'veda' etmiş olan bir güne merhaba. Her an ve hiçbir irade kullanmaya gerek duymadan sessizliğin, doğanın ve mavinin yumuşaklığını yaşamak. 

7 Mart 2010 Pazar

Walter Benjamin'e Göre Geçmiş ve Tarih...

Yaşamak izler bırakmaktır.
“Geçmişi tarihsel olarak dile getirmek, o geçmişi "gerçekte nasıl olduysa, öyle" bilmek değildir. Buna karşılık, bir tehlike anında parlayıverdiği konumuyla, bir anıyı ele geçirmek demektir.”
“Geçmişin gerçek yüzü hızla kayıp gider. Geçmiş, ancak göze göründüğü o an, bir daha asla geri gelmemek üzere, bir an için parıldadığında, bir görüntü olarak yakalanabilir.”

6 Mart 2010 Cumartesi

"BENİ BU GÜZEL HAVALAR MAHVETTİ..."

İLKBAHARIN BU COŞKULU, HEYECAN VEREN GÜNLERİNDE,

AKDENİZ'İN, TOROSLAR'IN GÜZELLİKLERİ,

KÖPRÜLÜKANYON'UN ÇILGIN DOĞASI

BİZLERİ BEKLİYOR...

HADİ GELİN, HEP BİRLİKTE

DOĞANIN GÜZELLİKLERİNİ,

YENİ MACERALARI PAYLAŞALIM!

5 Mart 2010 Cuma

Eğitim Modüllerimiz - “Oyun Bahçesi”


Oyun olgusu, grup içi ve gruplar arası ilişkilerde kişinin diğer kişi ve gruplarla ilişkilerini etkileyen, belirleyen ya da düzenleyen bir iletişim ortamının oluşumunu sağlayabilir; hatta bu ilişki ve iletişimin daha iyi bir düzeye çıkması için bir yöntem olarak kullanılabilir. Oyun olgusu, bu durumun dışında bir eğitim aracı olarak da değerlendirilebilir, bu özelliği çağdaş drama ve doğaçlama gibi tekniklerle desteklenebilir.

“Oyun Bahçesi", ele alınan sorunların oyun ortamında irdelenip çalışmaya katılan grubun sorunları tanımlama, çözümleme ve çözme yeterliliğini ortaya koymakta, zaman zaman ortaya çıkan sonuçların doğruluğunu ve geçerliliğini çalışmaya başka grupları da dahil ederek doğrulamaktadır.

Kalitatif ve kantitatif bilimsel araştırma yöntemlerinin kişi ve grup ölçeğinde ele alındığı bu eğitim modülünde, ele alınan sorunun eğlenceli, keyifli bir oyun ortamında değerlendirilmesi sağlanmakta, sorunun tarafı olan oyuncuların gerçek katılımı sağlanmaktadır.

4 Mart 2010 Perşembe

2010 Yılı Senior Jenga Rekoru Netafim'de: 31 Sıra !

13 Şubat 2010 Tarihinde Antalya'daki Wow Kremlin & Topkapı Oteli'nde yapılan Netafim Bayiler Toplantısı'na katılan Netafim yöneticileri ve bayileri, Senior Jenga Oyunu'nda 2010 yılı rekorunu kırarak tam 31 nci sıraya ulaştılar.
"Yörük Gücü", "Ulubatlı Hasan", "Efeler", "Anadolu Kaplanları" ve "Azrail-2" takımları arasında 2,5 saat süreyle keyifle oynanan oyun sonucunda, ahşap tuğlaların üst üste konulması suretiyle 31 nci sıraya kadar yükselen kuleyi yıkan Anadolu Kaplanları Takımı oyunu kaybetmiş, diğer takımların tümü ise oyunu kazanmıştır.
Alternatif yaratma, yaratılan alternatifler arasında seçim yapma ve karar alma süreçlerinin ele alınıp incelendiği bu eğlenceli oyunda, bazı takım kararlarının isabetli olmayışı nedeniyle seçilen ahşap tuğlaların aradan alınıp üste yerleştirilmesinde heyecanlı anlar yaşandı.

Tüm oyun süresince çekilecek ahşap tuğla konusunda dört ayrı alternatifi oluşturup bu alternatifler arasından seçim yapanlar ve karar verenler, ahşap tuğlaları kulenin gövdesinden çekip alan ve kulenin üstüne yerleştiren, bu sırada kuleye dokunan oyuncuların bilgi ve deneyimlerinden yararlandılar..

2 Mart 2010 Salı

Parkurlarımızdan: İzmir, Ödemiş Bozdağ - Gölcük





İzmir'in güzel ilçesi Ödemiş'in hemen üstündeki Bozdağ'ın 1050 metresinde, bir set gölü olarak oluşan Gölcük, çevresindeki yoğun orman dokusu, asırlık kestane ağaçları, sessiz ve sakin ortamı ile her türlü motivasyon etkinliğine ve açık hava eğitimine uygun bir ortam oluşturmaktadır.

28 Şubat 2010 Pazar

Hafta Sonunda Sevgi, Yalan ve Kurban Olmak Üzerine Güzel Sözler...

"Yalana borçlu olduğumuz mutluluk gerçek mutluluk değildir."

Heinrich HEINE

"Hayatınız boyunca bir kurban olmak zorunda değilsiniz.

Tam şu anda ne olduğunuz, geçmişteki seçimlerinizin bir sonucudur.

Ne olacağınız ise bundan sonra yapacağınız seçimlere bağılıdır."

Ivan BURNELL


Sevgi motorlu bir araç gibi problemsizdir,

problem yaratanlar sadece kullanıcı, yolcular ve yoldur.

Franz KAFKA

26 Şubat 2010 Cuma

Oyunu kurallarıyla oynamak üzerine...


Oyun ve Oyunbozan

“Kurallara karşı çıkan veya bunlara uymayan oyuncu, bir oyunbozandır… Oyunbozan, sözde oyuncudan tamamen başka bir şeydir. Bu sonuncusu oyunu oynuyormuş gibi yapmaktadır. Görünüşte oyunun büyülü çemberini kabul ediyormuş gibi davranmaya devam eder. Oyuncular topluluğu onu oyunbozandan daha kolayca affederler, çünkü oyunbozan onların evrenini tahrip etmektedir. Oyunbozan mızıkçılık ederek, ötekilerle beraber geçici olarak içine kapandığı bir evrenin nispi değerini ve kırılganlığını keşfeder. Oyunun yarattığı yanılsamayı, inlusio’yu (*), kelimenin gerçek anlamıyla ‘oyuna girişi’ anlam dolu bu kelimeyi yok eder. Hemen oyundan atılmalıdır, çünkü oyuncular topluluğunun varlığını tehdit etmektedir.” Sh.29

(*) İroni, illüzyon

Oyun ve Cemaatleşme

“Oyuncular topluluğu, oyun bitmiş olsa bile, sürekliliğe yönelik genel bir eğilim göstermektedirler. Elbette en küçük bir misket oyununun veya en önemsiz bir briç partisinin kulüp kurmaya yönelttiği söylenemez. Ancak istisnailiğin içinde birlikte yaşama, önemli bir şeyi birlikte paylaşma, ötekilerden hep birlikte ayrılma ve genel ölçülerin dışına çıkma duygusu, yalnızca oyun süresiyle sınırlı kalmayan bir cazibe oluşturmaktadır.” Sh.29

Oyun ve Hukuk

“Dava, hak olan ve olmayan şeyi kabul ettirmek için; kimin haklı, kimin haksız olduğuna karar vermek için; kimin kazandığını, kimin kaybettiğini belirlemek için yapılan bir mücadeledir.” Sh. 104

Johan Huizinga, Homo Ludens, Oyunun Toplumsal İşlevi Üzerine Bir Deneme, Ayrıntı Yayınları, İstanbul 1995

25 Şubat 2010 Perşembe

Takım Oyunlarımız - "Zirvede Buluşmak"


Takım halinde oynanan bu oyunda, oyuncular profesyonel tırmanışçıların gözetiminde tırmanma ipi, ağ ve diğer yardımcı malzemeleri kullanarak farklı eğimdeki kayalarda ya da yapay tırmanış duvarlarında birbirleriyle yardımlaşarak iniş ya da tırmanış yapmaktadırlar. Oyunun süresi ortalama bir saattir.

Oyunun ele aldığı olgular :

Takım uyumu, takım içi ilişkiler ve liderlik, zaman yönetimi vd.

24 Şubat 2010 Çarşamba

Kitap Tanıtımı - "Karakter Aşınması - Yeni Kapitalizmin İşin Kişilik Üzerindeki Etkiler", Richard Sennett

Yeni ekonomik düzenin büyülü sözcüğü “değişim”in doğası nedir, insanlara nasıl yansıyor? Her zaman kısa vadeye endeksli bir ekonomide kişi kalıcı değer ve hedeflere sahip olabilir? Her an parçalanan veya sürekli yeniden yapılanan kurumlarda, kişi kendi kimliğini ve yaşam öyküsünü nasıl oluşturabilir?

Küreselleşme olgusunu makro düzeyde inceleyen birçok kitap yayımlandığı halde, bu sürecin mikro düzeyi, insan karakteri üzerindeki etkileri pek az incelendi. Richard Sennett, Karakter Aşınması'nda bunu yapıyor. Ona göre sermayenin, günümüz ekonomisinin bütün dünyaya yayılmış dalgalı denizlerinde "hızlı kâr"ın dışında başka bir amacı yok; şirketlerini piyasadaki anlık değişimlere müdahele edecek biçimde esnekleştirip, yeniden yapılandırıyor. Kişilerden sürekli kendisini yenilemesini, seyyar olmasını, risk almasını, rekabet becerisini geliştirerek yırtıcı bir karakter edinmesini, takım çalışmasında uyumlu olmasını bekliyor. Ancak eski kapitalizmin rutin ve monoton yapısına karşı savunulan bu politikaya yakından bakıldığı zaman sadece eski iktidar yapılarının rengini değiştirdiği görülüyor. Çalışanlar için esnekliğin anlamı ise yaşam boyu iş güvencesinin yok olması; sürekli iş ve şehir değiştirerek yön duygusunu yitirmek; istikrarlı işlerin yerini geçici projelere bırakması ve bir işten diğerine, dünden yarına sürüklenen yaşam parçacıklarından beslenen, rekabetin körüklediği "güvensizlik" ve "kayıtsızlık" duygusu... Ve bir de karakter aşınması... Oysa insan karakteri, duygusal deneyimlerimizin uzun vadeli olması ve başkalarıyla girdiğimiz ilişkilere yüklediğimiz etik değerler üzerinden gelişir. Karakter, içsel bütünlük, ilişkilerde karşılıklı bağlılık ve uzun vadeli bir hedef için çaba harcamak biçiminde kendini gösterir. Yeni kapitalizm ise güvenmeyi, bağlanmayı ve uzun vadeli planlar yapmayı karlı bulmaz, reddeder.

Sennett Karakter Aşınması'nda gelişmiş bilgisayarlarla üretilen ekmeğin kalitesinden çok, ekmeği yiyenlerin hayatına bakıyor ve soruyor: "Bu sistem insanın yaşamına değer ve anlam katıyor mu?" Ve ekliyor "değişim, kitlesel ayaklanmalarda değil, ihtiyaçlarını birbirleriyle paylaşan insanların arasında, toprakta yeşerir. İnsanları birbirleri için kaygılanmaz hale getiren bir rejimin, meşruiyetini uzun süre koruyamayacağından eminim."

Karakter Aşınması - Yeni Kapitalizmde İşin Kişilik Üzerindeki Etkiler, Richard Sennett, Çev.: Barış Yıldırım, Ayrıntı Yayınları, 2005, 172 s.

“Küreselleşme günümüze kadar büyük ölçüde uluslararası sermayenin yükselişi, bölgesel iktidar bloklarının oluşumu, savaşlar ve etnik çatışmalar bağlamında incelendi. Oysa gün be gün yaşadığımız gibi, bu süreç hepimizin gündelik yaşamını derinden etkiliyor. Kapitalizmin gelişiminin patlamalarla ilerlediği birçok dönemde olduğu gibi, bugün de küresel sermayenin geçirdiği dönüşümler, temelde iş süreçlerindeki değişimler dolayımıyla hepimizin aile yaşamını, arkadaş ilişkilerini ve elbette karakterinin tutarlılığını sarsıyor. Richard Sennett’in Ayrıntı Yayınları’nca Türkçe’ye kazandırılan kitabı Karakter Aşınması’nda, özellikle ABD çerçevesinde büyük bir uzgörüyle incelediği bu süreçler artık bütün dünyada elle tutulur halde.

ESNEK KAPİTALİZM

1970’lerden beri topluma kök salan, daha doğrusu geçmişin organize kapitalizminin köklerini koparan esnek kapitalizmin anlamı, artık kimsenin bir işte hayatını geçirip emeklilik kazanmayı beklememesi, bireyin sürekli piyasa rüzgarlarına göre eğilip bükülmeye, iş değiştirmeye, işsiz kalmaya, yeni beceriler öğrenmeye hazır olması. Kişi aile ve arkadaş ilişkilerini buna göre şekillendirmeye de terddütsüz hazır olmalı. Şüphesiz, bir anlamda geçmişin rutin ve klostrofobik mesleki ve bireysel ilişkilerini kırmak fikri, önümüzde yeni fırsatlar açıldığını düşündürüyor hepimize.

Ancak bu durum bizi aynı zamanda her tür bağlılığı, her tür sorumluluk almayı olumsuzlayan bir konuma itmiyor mu? Her birimizin bu kadar sık iş değiştirmesi ve ciddi işsizlik dönemleri yaşamamız sonucunda iş ve insan ilişkileri kalıcılık kazanamıyor; iş arkadaşları arasında, şirketlerin o soğuk cam ve metal bölmeleriniş bir parça yumuşatacak mamimiyet sarmaşığı boy atmıyor.

Sennett’in yazdıkları artık sadece ABD’nde değil Avrupa ve elbette Türkiye için de geçerli. Lizbon hedefleri çerçevesinde Avrupa ülkeleri de, emek piyasaları esnekleşirken bireylerin sosyal güvencesi nasıl sağlanabilir, nasıl bir “flexicurity” ya da güvenceli esneklik üretebiliriz sorusunu kendine sordurmuyor mu? Türkiye’de şüphesiz bu süreci çok daha acımasız bir biçimde yaşıyoruz; zaten kurumsal güvenlik ağları geleneksel olarak zayıf olan ülkemizde her çalışan kendisini sürekli tehdit altında hissediyor; yaptığımız işi sahiplenmek, bir meslek gururu üretmek artık kaçımıza nasip oluyor? İşyerindeki ilişkilerde geçerli olan etik değerler, ailemizle veya arkadaşlarımızla kurduğumuz ilişkilerdeki etik değerlerleörtüşüyor mu?

SENNETT’İN FARKI

Sennett alıştığımız Amerikan sosyologlarına pek benzemiyor; içinde yaşadığı toplumu değerlendirirken, ekonomik sistemin rasyonalitesini veya siyasal ve toplumsal entegrasyon gereklerini mutlaka kabul etmekten ziyade, bizzat tanıdığı işçilerin, mühendislerin, ekmek ustalarının, barmaid’lerin hayatından, arkadaşlarının aile yaşamlarından yola çıkıyor, onlara olan sempatisini veya öfkesini gizlemeye çalışmıyor, okuyucuyla ve arkadaşlarıyla birlikte sigarasını tüttürüp, tartışıyor. Bütün bu süreçte de eski Yunan’dan 19. yy gerçekçi romanlarına, oradan en güncel eleştirel sosyal bilimcilere uzanan çok zengin bir etik sorgulama geleneğini de seferber ediyor. Sosyal bilimler teorisiyle gündelik yaşam sıkıntılarımız arasındaki yapma bariyeri aşmak isteyen hepimizin okuması gereken bir kitap…”

Defne KAYA, Cumhuriyet Kitap, 27 Ekim 2005, Sayı: 819, Sh.19

23 Şubat 2010 Salı

Eğitim Modüllerimiz - "Oyun Bahçesi"


Oyun olgusu, grup içi ve gruplar sı ilişkilerde kişinin diğer kişi ve gruplaraarla ilişkilerini etkileyen, belirleyen ya da düzenleyen bir iletişim ortamının oluşumunu sağlayabilir; hatta, bu ilişki ve iletişimin daha iyi bir düzeye çıkması için bir yöntem olarak kullanılabilir. Oyun olgusu, bu durumun dışında bir eğitim aracı olarak da değerlendirilebilir, bu özelliği çağdaş drama ve doğaçlama gibi tekniklerle desteklenebilir.

Ibexes Group Eğitim Danışmanlığı, 2003-2004 döneminde Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi ile birlikte yaptığı "Bir İletişim Modeli Olarak Oyun" başlıklı araştırmasında bu tespitten yola çıkarak bireyin gruplarla ve grupların diğer gruplarla ilişkilerinde ortaya çıkan belirli sorunların çözümünü kolaylaştırmak amacıyla oyunun bu özelliğini sorgulamış, bu araştırmanın sonucunda birçok kurum ve firma ile yaptığı çalışmada sorunların çözümüne odaklı oyun atölyelerinin verimli ve etkin sonuçlarından yararlanmıştır.

"Oyun Bahçesi", ele alınan sorunların oyun ortamında irdelenip çalışmaya katılan grubun sorunları tanımlama, çözümleme ve çözme yeterliliğini ortaya koymakta, zaman zaman ortaya çıkan sonuçların doğruluğunu ve geçerliliğini çalışmaya başka grupları da dahil ederek doğrulamaktadır.

Kalitatif ve kantitatif bilimsel araştırma yöntemlerinin kişi ve grup ölçeğinde ele alındığı bu eğitim modülünde, ele alınan sorunun eğlenceli, keyifli bir oyun ortamında değerlendirilmesi sağlanmakta, sorunun tarafı olan oyuncuların gerçek katılımı sağlanmaktadır.

22 Şubat 2010 Pazartesi

Parkurlarımızdan: Aydın, Kuşadası, Dilek Yarımadası Milli Parkı




Dilek Yarımadası - Büyük Menderes Deltası Millî Parkı, dünyada bir örneği daha olmayan, bir yanda Akdeniz'den Kafkasya'ya kadar kıyılarda yayılım gösteren neredeyse tüm bitkilerin doğal olarak bir arada görüldüğü bir botanik bahçesidir.

Millî Park 27.675 hektarlık bir alana sahiptir. Bu alanın 10.985 hektarı 1966 yılında Millî Park ilan edilen Dilek Yarımadası’na, 16.690 hektarı 1994 yılında Milli Park ilan edilen Büyük Menderes Deltası'na aittir.

Karşısında Sisam Adası bulunan Millî Parkın Dilek Yarımadası bölümü, Samsun Dağları'nın Ege Denizi'ne doğru uzanan son noktasıdır. 20 km uzunluğunda ve ortalama 6 km genişliğindedir. Yarımadada bir çok tepe, vadi, kanyon ve koy bulunur. Ortalama 650 m yüksekliğe sahip yarımadanın en yüksek yeri Millî Parkın adını aldığı Mykale yani Dilek Tepe'dir ve 1237 m yüksekliğindedir. Ayrıca kumlu, killi, yatık ve yüksek kıyı şekillerini içeren plajlarıyla ilgi çekici kıyı özelliklerine sahiptir.

Yarımadanın güneyine bitişik olan Büyük Menderes Deltası’nın en önemli su kaynağı 584 km. uzunluğundaki Büyük Menderes Nehridir.
Dilek Yarımadası – Büyük Menderes Deltası Millî Parkı'nda yaklaşık 250 adet kuş türü bulunur ve bunlardan 70'i burada ürer. Nesli dünya ölçeğinde tehlike altında olan Küçük Karabatak, dünyada toplam sayıları 3000 çift olduğu tahmin edilen Tepeli Pelikan, Küçük Akbalıkçıl , Küçük Kerkenez, Akça Cılıbıt ve Akkuyruklu Kartal deltada üreyen önemli kuş türlerinden bazılarıdır.

Millî Park içerisinde 804 bitki türü belirlenmiştir. Bu bitkilerden 6'sı endemiktir. Ayrıca dünyada sadece Türkiye'de bulunan 18 bitki türünü de barındırır. Akdeniz maki bitki örtüsünün hemen hemen bütün bitki türlerinin en canlı ve sağlıklı örnekleri yarımadada yer alır. Dilek Yarımadası, genelde yaygın olarak Kuzey ve Batı Anadolu'da yayılış gösteren Anadolu Kestanesinin en güneye indiği, ülkemizde birkaç yerde bulunan Kartopunun, Finike Ardıcının, Melez Pırnal Meşesinin ve Dallı Servinin küçük orman toplulukları meydana getirerek yetiştiği tek yerdir. Başka deyişle, Millî Park, Akdeniz'den Karadeniz'e kadar tüm Anadolu'da var olan bitki türlerinin doğal olarak bir arada görüldüğü biricik doğa müzesi olma özelliğini taşımaktadır. Bu benzersiz biyolojik çeşitlilik nedeniyle Dilek Yarımadası, Avrupa Konseyi tarafından “Flora Biyogenetik Rezerv Alanı” olarak kabul edilmiştir.

Millî Park, 28 memeli, 42 sürüngen, 45 çeşit balık türüne ve çok sayıda deniz canlısına ev sahipliği yapar. Yunusların ve Deniz Kaplumbağalarının özgürce dolaştığı bu ortam içinde, türlü alglar, ahtapot ailesinden kafadan bacaklılar, deniz kestaneleri ve deniz yıldızları, süngerler ve pek çok balık türü yaşar. Orfoz, Lağos, Sinarit, Mığrı, Müren, Levrek, Eşkina, Akya, Sarpa, İskaroz, Papaz balığı, Karagöz, Melanur, Lapin, Mırmır, Sargoz, Hanoz, İskorpit, Kefal, Çipura bu balıklardan bazılarıdır. 1998 yılında Kavaklıburun koyu sahilinde karaya vuran, Akdeniz'de yaşayan bir tür olan Uzun Balinanın 14 metre boyundaki ölüsü Millî Park sahillerinin ender de olsa balinalara ev sahipliği yaptığını ortaya çıkarmıştır.
Millî Park, nesli tükenmiş ya da tükenmek üzere olan Anadolu Parsı’nın batıda yaşadığı son noktadır. Dünyanın en nadir 10 deniz memelisinden biri olan Akdeniz Foku da milli park kıyılarında yaşar. Yaban domuzu, Karakulak, Vaşak, Çakal, Sırtlan, doğaya terkedilmiş ve yabanileşmiş sığırlar ve atlar ile bir çok hayvan türü milli parkta bulunan hayvanlardan bazılarıdır.

M.Ö. 9. yüzyılda 12 Ion kentinin kutsal toplanma merkezi Panionion, antik Thebai kenti, Ayayorgi Manastırı, tarihi Doğanbey Köyü, Karina, Hagios Antonios Manastırı ve Zeus Mağarası da Millî Park sınırları içerisindedir.

16 Şubat 2010 Salı

Takım Oyunlarımız - "Kare Tekerlekler"


Kısaca

Oyunu oynayan takımlar kendilerine teslim edilen iki ayrı ipi, takım oyuncularının ya da liderin gözlerinin kapalı olduğu değişik oyun düzenleri içinde ve farklı iletişim yöntemlerini kullanarak içiçe girmiş iki ayrı kale şekline getirmeye çalışacaklardır.

Oyunun Amaçları

1. Takım lideri ile oyuncular arasındaki iletişimin düzeyini, farklı iletişim yöntemleri boyutunda sorgulamak,
2. Zaman yönetimi,
3. Alternatif yaratma, yaratılan alternatifler arasında seçim yapma ve karar verme süreçlerinin irdelenmesi,
4. Problem çözme becerilerinin geliştirilmesi.

15 Şubat 2010 Pazartesi

Parkurlarımızdan: İzmir, Karaburun Kömürburnu




İzmir'in en sessiz, en ıssız ilçesinin en sessiz, en ıssız köşesi: Kömürburnu. Denizin, ormanın, balığın diyarı. Ülkemizin tanınmış firması Cicikom sayesinde öğrendiğimiz, Cicikom satış ve pazarlama ekibi ile birlikte yürüyerek, yüzerek ve de oynayarak tanıdığımız, Yeniliman'daki pansiyoncu dostumuz Ata'nın yardımlarıyla rahat ettiğimiz ve keyif aldığımız güzel bir parkur... Herkese tavsiye ederiz.

14 Şubat 2010 Pazar

Hafta Sonunda Walter Benjamin'in Dilinden "Şimdiki Zaman " ve "Geçmiş"...


"Geçmişin her görünütüsü,

o geçmişte kendisinin de kastedilmiş olduğunu kavrayamayan her şimdiki zamanla birlikte,

bir daha yakalanamayacak şekilde yitirilme tehlikesi içindedir."

Tarih Felsefesi Üzerine Tezler
Walter BENJAMIN

11 Şubat 2010 Perşembe

NETAFIM DRIPPING ACTION !


12 ve 13 Şubat 2010 tarihlerinde,

Damlama sulama sistemleri sektöründe

ülkemizin ve Dünyanın lider kuruluşu

Netafim Sulama Sistemleri Ticaret Limited Şirketi'nin

satış-pazarlama yöneticileri ve bayileriyle birlikte Antalya'da,

takım çalışması odaklı

"NETAFIM DRIPPING ACTION!" etkinliğinde

beraber olacağız.

10 Şubat 2010 Çarşamba

Takım Oyunlarımız - "Pan'ın Labirenti"


Kısaca

Takımlar halinde oynanan bu oyunda, her takım oyun alanı olarak düzenlenen bir labirentin içinde, takım oyunculayla kurduklailetişimi bozmadan çıkış noktasına ulaşmaya çalışmaktadır.

Oyunun Amaçları

1. Takım çalışması içinde takım ruhunun oluşumunu sağlamak,
2. Grup içi iletişim süreçlerini incelemek,
3. Zaman yönetimi,
4. Birey ve grup ölçekli yaratıcılık süreçleri,
5. Problem çözme becerilerinin geliştirilmesi.

9 Şubat 2010 Salı

Kitap Tanıtımı: "Çocuk Müzeleri ve Müze Eğitimi" - Şule ZİLCİOĞLU

Kitap – “Çocuk Müzeleri ve Müze Eğitimi”

Çocuk Müzesi Batı’da yaklaşık yüz yıldan beri var olan bir müze türüdür. Çocuk müzesi, bilim merkezi, eğitim müzesi, oyuncak müzesi aynı genel tür içinde yer alan ancak işlevleri farklı olan müze çeşitleridir. Önemli olan hepsinin çocuğa yönelik olması, çocuğun gelişimine ve eğitimine hizmet etmesidir. Türkiye’de hiç “Çocuk Müzesi” olmaması bu açıdan büyük bir eksiklik sayılmalıdır. Çocuk müzesi türüyle ilgili hiç olmaması da aynı sorunun başka bir yönüdür.

Uzman Şule ZİLCİCİOĞLU’nun derlediği, Prof. Dr. Bekir ONUR’un yayına hazırladığı bu kitap bize hem çocuk müzelerini tanıtmakta, hem de bu müzelerde yapılan eğitim etkinliklerini açıklamaktadır. Kitabın içeriği öğrencilere, öğretmenlere, ana babalara yararlı olacak zenginliktedir.

Şule ZİLCİOĞLU, Prof.Dr. Bekir ONUR, Ürün Yayınları Ankara-2008, 116 sh.

Yüksek Lisans Tezi – Avrupa’da Çocuk Müzeleri ve Müze Eğitimi: “Almanya Örneği”

Avrupa’da Çocuk Müzeleri ve Müze Eğitimi: “Almanya Örneği” isimli bu çalışma ile Türkiye için yeni bir müze türü olan çocuk müzeleri incelenmiştir. Beş bölümden oluşan araştırma ile çocuk müzelerinin gerekliligi ve önemi belirtilmiştir. Çocuk müzeleri tanımlanmış, dünya çocuk müzeleri örnekleri ile birlikte açıklanmıştır. Almanya çocuk müzeleri daha ayrıntılı ele alınıp Frankfurt Çocuk Müzesi’nin gerçekleştirdigi iki sergiye yer verilmiştir.

Çocuk müzelerinin ortak özellikleri, hedefleri ve görevlerinden yola çıkılarak çocuk müzeleri tanımlanmıştır. Dünya çocuk müzelerinin doguşu açıklanmış, Amerika Birlesik Devletleri’nde, Avrupa’da, Japonya’da çocuk müzeleri örnekleri ile incelenmiştir. Avrupa çocuk müzeleri içerisinden Almanya örneği ele alınmış Almanya müzelerinde müze egitimi çalışmalarının başlangıcı ve bugünü örnekleri ile açıklanmıştır. Almanya’nın ilk çocuk müzesi olarak kabul edilen Frankfurt Çocuk Müzesi’nin gerçekleştirdigi iki sergi: “Kalp Kıpırtısı” ve “Dünya Oyuncakları” sergileri hazırlık, açılış ve ziyaret aşamaları ile anlatılmıştır. “Almanya Çocuk Müzeleri Katalogu” ile Avrupa da çocuk müzeleri alanında önemli yere sahip olan bu ülkenin çocuk müzeleri katalogu oluşturulmuştur.

Sonuç kısmında bu müzelerin Türkiye’de yaygınlaştırılması konusunda toplumun her kesiminden kişi ve kuruluşlara düşen görevler belirtilmiş ve bu müze türünün yaygınlaştırılmasının gerekliliği vurgulanmıştır.

Sule ZİLCİOĞLU, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müze Eğitimi Anabilim Dalı, 2008

8 Şubat 2010 Pazartesi

Parkurlarımızdan: Dalyan, Dalaman, Köyceğiz




Dirmil yakınlarındaki Kocaş Dağı’ndan doğan, antik ismi İndos olan Dalaman Çayı, Marmaris ile Fethiye arasında yer alır. Toplam uzunluğu 229 kilometredir. Batı Toroslar'ın Göktepe ve Yaylacık dağlarından inen kolların birleşmesiyle büyüyen çay, dar ve derin bir vadi içinde akarak, Ortaca'nın 8 km. güneyinden denize dökülür.

Doğal kireçtaşı ile beslenen, berrak bir görüntüsü olan çay, her zaman ılık ve turkuaz mavisi rengindedir. Akdeniz ve Ege'de yer alan turistik yörelere yakınlığı nedeniyle, yerli ve yabancı turistlerce ilgi gören Dalaman Çayı'nda yıl boyu rafting yapılabilir.

Dalaman Çayı’nda rafting yapılan parkur, Narlı ile Akköprü arasında, birbirini izleyen ve toplam uzunluğu 26 km. olan iki ayrı parkurdan oluşmaktadır.

Narlı ile Meşebükü arasındaki 12 km.’lik birinci (R3 parkuru) parkur, sahip olduğu 3-4 zorluk derecesi ve zorlu rapidleri ile Dünyanın önemli parkurları arasında yer almaktadır.

Meşebükü ile Akköprü arasındaki 14 km.’lik ikinci (R2 parkuru) ise (3) zorluk derecesine sahiptir.

Parkurun en rahat ve tehlikesi az olan 'Meşebükü' etabı 3 km. sürüyor. Burası aşıldıktan sonra sular aniden azgınlaşıyor. Burada Avrupa'nın en zorlu etapları arasında sayılan ve zorluk derecesi 3-4 olan 'Sapan' ve 'Nazar' etapları bulunuyor. Daha sonra 'Kayageçidi' etabı geliyor. Çam ağaçları, zakkumlar ve bölgeye has değişik çiçeklerle dolu olması nedeniyle 'Hollywood' adı verilen beşinci etap, eğlence alanı olarak kullanılıyor. 'İkizler' bölgesi olarak adlandırılan altıncı etapla tehlikeli olan yedinci etapta botlar devriliyor ya da kayalara oturuyor.

Rafting sezonu mayısta açılıp ağustos sonu kapanıyor. Çay, Fethiye, Marmaris ve Bodrum gibi turizm merkezlerine yakınlığı nedeniyle yılda 20 bin turisti ağırlıyor.