31 Temmuz 2009 Cuma

Oyun Üzerine…


Oyun ve Oyunbozan

“Kurallara karşı çıkan veya bunlara uymayan oyuncu, bir oyunbozandır… Oyunbozan, sözde oyuncudan tamamen başka bir şeydir. Bu sonuncusu oyunu oynuyormuş gibi yapmaktadır. Görünüşte oyunun büyülü çemberini kabul ediyormuş gibi davranmaya devam eder. Oyuncular topluluğu onu oyunbozandan daha kolayca affederler, çünkü oyunbozan onların evrenini tahrip etmektedir. Oyunbozan mızıkçılık ederek, ötekilerle beraber geçici olarak içine kapandığı bir evrenin nispi değerini ve kırılganlığını keşfeder. Oyunun yarattığı yanılsamayı, inlusio’yu (*), kelimenin gerçek anlamıyla ‘oyuna girişi’ anlam dolu bu kelimeyi yok eder. Hemen oyundan atılmalıdır, çünkü oyuncular topluluğunun varlığını tehdit etmektedir.” Sh.29

(*) İroni, illüzyon

Oyun ve Cemaatleşme

“Oyuncular topluluğu, oyun bitmiş olsa bile, sürekliliğe yönelik genel bir eğilim göstermektedirler. Elbette en küçük bir misket oyununun veya en önemsiz bir briç partisinin kulüp kurmaya yönelttiği söylenemez. Ancak istisnailiğin içinde birlikte yaşama, önemli bir şeyi birlikte paylaşma, ötekilerden hep birlikte ayrılma ve genel ölçülerin dışına çıkma duygusu, yalnızca oyun süresiyle sınırlı kalmayan bir cazibe oluşturmaktadır.” Sh.29

Oyun ve Hukuk

“Dava, hak olan ve olmayan şeyi kabul ettirmek için; kimin haklı, kimin haksız olduğuna karar vermek için; kimin kazandığını, kimin kaybettiğini belirlemek için yapılan bir mücadeledir.” Sh. 104

Johan Huizinga, Homo Ludens, Oyunun Toplumsal İşlevi Üzerine Bir Deneme, Ayrıntı Yayınları, İstanbul 1995

30 Temmuz 2009 Perşembe

Kitap Tanıtımı - "Oyun, Çocuk, Tiyatro"

"Bundan yirmi yıl önce, 1979 yılı 'çocuk yılıydı' ve binlerce yazı yazıldı çocuklar üzerine; çünkü birdenbire herkes o minikleri farketmişti. Aslında, her yıl çocuk yılı olsa ve Muhsin Ertuğrul'un önerdiği gibi, bir Çocuk Bakanlığı kurulsa! Çocuklara çevrilmeli gözler! Peki ne görecek bu gözler? Eşit eğitim görmeyen çocuklar... Sokaklara bırakılmış ot gibi büyümeye mahkum, sahipsiz yüzlerce çocuk... İyi beslenmeyen binlerce çocuk... Ailesine maddi katkı sağlamak için ilkokuldan sonra eğitimini bırakıp şuraya buraya çırak giren yine yüzlerce minik adam... Kentteki, sokaktaki şiddetin içinde büyümeye çalışan, çoğu kez de bu şiddetin bir parçası olduktan sonra yitip giden yarınlar... Bunları görüyor o çocuk gözleri!...

Çocukların yetişmeleri, öğrenmeleri ve yarının bilinçli bireyleri olabilmeleri için en büyük sorumluluk önce ailelere, sonra da Milli Eğitim Bakanlığı ile Kültür Bakanlığı'na düşüyor. Milli Eğitim Bakanlığı ile Kültür Bakanlığı'na düşüyor. Milli Eğitim Bakanlığı okul öncesinden başlıyarak akıllıca tasarlanmış bir eğitim planını devreye sokarken, Kültür Bakanlığı da çocuk için yapılan gösterilerin pedagojik olup olmadıklarını yakından izlemelidir. Haldun Taner'in dediği gibi "ülkemizde herşeyin polisi var, ama estetiğin polisi yok"; bu yüzden giderek arabesk bir toplum olmaya başladık.

Çocukların kültür düzeyinde yaşamalarında en kestirme yol önce okuldaki oyun doğaçlamalarından, sonra okul tiyatrosundan ve profesyonel çocuk tiyatrolarından geçer. Okul, çocuğun kafasını, tiyatro da yüreğini eğitir. Tiyatro, çocuğun yaşamı bütünüyle hissetmesini sağlar. Doğru ve güzel olanla çocuğun sevinçlerini paylaşır tiyatro...

Bu kitabımızın birbirinden değişik konuları içeren, ama birbirini tamamlayan üç ayrı kitap gibi düşündük. Dileyen tümünü okur, dileyen kendi ilgi alanındaki kitabı. Birinci kitap, oyun kavramı üzerinde çeşitli yazarlar ile bizim düşüncelerimizi içermektedir. İkinci kitap, okul tiyatrosu'nu, üçüncüsünü de çocuk tiyatroları konusu üzerinde durmaktadır. Çok fazla dağılmamak için başlıbaşına ayrı araştırma alanlarını içeren ve sadece çocuklara yönelik olmayıp herkes için geçerli olan yaratıcı drama ile ruhsal sapmalarda dramatik yoldan sağaltma yöntemlerini içeren psikodrama konularına girmedik." Önsöz'den.... Prof.Dr. Özdemir NUTKU

Özgür Yayınları, Ekim 1998, İstanbul

Yazar Hakkında

Prof. Dr. Özdemir NUTKU - 12 Ocak 1931, İstanbul doğumlu tiyatrobilimci, oyuncu, yazar, eleştirmen ve yönetmen. İlkokuldan sonra 1942'de Robert Kolej'e girdi. Orta eğitimden sonra 1950'de B.A derecesiyle mezun oldu. Tiyatroya olan ilgisi Kolej yıllarında başladı. Okulun Temsil kolunda amatör olarak çeşitli roller oynadı. 1946'de Kadıköy Süreyya Sinemasında sahnelenen Franz Lehar'ın Tarla Kuşu operetinde ilk kez profesyonel oldu. 1952 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Kürsüsüne yazıldı. 1956 yılında mezun oldu. Aynı yıl Almanya'ya gitti. Göttingen'de Georg-August Üniversitesi Tiyatro Bölümüne alındı. Burada Göttingen Devlet Tiyatrosu Sanat Yönetmeni Heinz Hilpert'in üç yıl boyunca asistanlığını yaptı. Almanya'daki çeşitli özel tiyatrolarda oyunlar sahneye koydu. 1959'da yurda dönerek Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Enstitüsüne asistan olarak alındı. 1961'de Doktor, 1967'de Doçent, 1974'te de Profesör oldu. 1976'da Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi bünyesinde Tiyatro Bölümünü kurdu. Daha sonra Dokuz Eylül Üniversitesine bağlanan ve Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü adını alan Bölümün başkanı olarak uzun yıllar çalıştı. Aynı zamanda Sahneleme dersi hocası olarak altmıştan fazla oyun sahneye koydu. İkibine yakın makalesi, çeşitli uluslararası tiyatro şenliklerinde yönetmen, tiyatro yazarı ve tiyatroya genel katkıları nedeniyle bir çok sayıda ödüller kazanmıştır.

Diğer Yapıtları

  • Modern Tiyatro Akımları (1963),
  • Darülbedayi'nin Elli Yılı(1969),
  • Dünya Tiyatrosu Tarihi( 2 cilt 1971-72),
  • Tiyatro Yönetmeninin Çalışması(1973),
  • Meddahlık ve Meddah Hikayeleri (1977),
  • Sahne Bilgisi (1980),
  • Dram Sanatı (1983),
  • Gösterim Terimleri Sözlüğü(1983),
  • Oyunculuk Tarihi(1995)

29 Temmuz 2009 Çarşamba

Takım Oyunlarımız - X / Monkey Bridge


Takımlar halinde oynanan bu oyunda her bir takıma değişik malzemeler (ahşap malzemeler, tomruklar, ipler, lifler vb.) verilerek, bu malzemeleri kullanmak suretiyle bir gölün ya da akarsuyun iki yakası arasında kurulacak bir köprüyü hep birlikte yapmaları ve bu köprüyü kullanarak sınırlı bir süre içinde karşı tarafa geçmeleri istenir.

Oyunun ele aldığı olgular:

  • Takım çalışması içinde birey ve grup ölçekli yaratıcılık süreçlerini izlemek,
  • Takım içi işbölümü, işbirliği ve dayanışma ilişkilerini irdelemek,
  • Takım içi uyum sürecini izleyerek değerlendirmek.
  • Takım dili ve iletişim süreçlerini gözlemek.
  • Stres yönetimi süreçlerini izlemek.

28 Temmuz 2009 Salı

Parkurlarımızdan: Urla, Barbaros Göletler


Eski Çeşme Yolu üzerindeki Manzara Kahve-Barbaros Köyü-Birgi Köyü üçgeninde yer alan eğitim parkurumuz özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarındaki eşsiz doğası, göletleri çevreleyen orman dokusunun güzelliği ve eğitim sonrasında sevgili Yüksel Bey'in restoranında yediğimiz nefes yemeklerle tanınıyor. Bu arada çevredeki yeşil dokunun artması amacıyla oluşturulan İDADİK Ormanı için İDADİK'e ve bu çalışmalara önder olan Barbaroslu dostumuz Atilla ECE'ye teşekkür etmek isteriz.

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Eğitim Modüllerimiz - IX / STRATEJİK KURUMSAL ANALİZ: S.W.O.T. ANALİZİ

S.W.O.T. analizi incelenen kuruluşun, tekniğin, sürecin veya durumun güçlü ve zayıf yönlerini belirlemekte ve dış çevreden kaynaklanan fırsat ve tehditleri saptamakta kullanılan bir tekniktir.

S.W.O.T. analizinin amacı, iç ve dış etkenleri dikkate alarak, var olan güçlü yönler ve fırsatlardan en üst düzeyde yararlanacak, tehditlerin ve zayıf yanların etkisini en aza indirecek plan ve stratejiler geliştirmektir. Böylelikle, güçlü olduğumuz ve büyük fırsatların yattığı alanlara odaklanmamız mümkün olabilir.

S.W.O.T. analizi, stratejik bir planın geliştirilmesi aşamasıyla sorun tanımlama ve çözüm oluşturulması aşamalarında; ayrıca, nicel verilerin yetersiz, bilgilerin kişilerin belleklerinde olduğu durumların analizinde kullanılır.

Ibexes Group Eğitim Danışmanlığı, sahip olduğu bilgi, değer ve deneyimler çerçevesinde çalıştığınız kurum, kuruluş ve işletmelerle dahil olduğunuz özel grupların güçlü ve zayıf yönleriyle sahip olduğu fırsatları ve karşılaşılabileceği tehditleri ortaya koyup çözümler öneren S.W.O.T. analizi çalışmalarında sizlere moderatörlük yapar.

24 Temmuz 2009 Cuma

Oyun ve Oyunbozan Üzerine...


"Her oyunun kendi kuralları olur... Bir oyunun kuralları mutlak olarak emredici ve tartışılmaz niteliktedirler." Johan Huizinga, Homo Ludens, Oyunun Toplumsal İşlevi Üzerine Bir Deneme, Ayrıntı Yayınları, İstanbul 1995, s.28

"Bir oyunun kurallarındanh kuşku duymak asla mümkün değildir. Çünkü onları belirleyen ilke tartışmasız niteliktedir. Kurallar ihlal edilir edilmez, oyun evreni çöker, oyun diye bir şey ortada kalmaz. Hakemin düdüğü büyüyü bozar ve 'bildik dünya'nın mekanizmasını bir an için geri getirir." Paul Valery, "Faire le cour", Tel quel, II, Paris 1943, s.21

"Kurallara karşı çıkan veya bunlara uymayan oyuncu, bir oyunbozandır... Oyunbozan, sözde oyuncudan tamamen başka bir şeydir. Bu sonuncusu oyunu oynuyormuş gibi yapmaktadır. Görünüşte oyunun büyülü çemberini kabul ediyormuş gibi davranmaya devam eder. Oyuncular topluluğu onu oyunbozandandan daha kolayca affederler, çünkü oyunbozan onların evrenini tahrip etmektedir. Oyunbozan mızıkçılık ederek, ötekilerle beraber geçici olarak içine kapandığı bir evrenin nisbi değerini ve kırılganlığını keşfeder. Oyunun yarattığı yanılsamayı, inlusio'yu, kelimenin gerçek anlamıyla 'oyuna giriş'i, anlam dolu bu kelimeyi yokeder. Hemen Oyundan atılmalıdır, çünkü oyuncular topluluğunun varlığını tehdit etmektedir." Johan Huizinga,Homo Ludens, Oyunun Toplumsal İşlevi Üzerine Bir Deneme, Ayrıntı Yayınları, İstanbul 1995, s.29

"Oyunbozan bu topluluğun büyülü dünyasını bozmaktadır, bu nedenle haindir ve atılması gerekir." Johan Huizinga, Homo Ludens, Oyunun Toplumsal İşlevi Üzerine Bir Deneme, Ayrıntı Yayınları, İstanbul 1995, s.29

"Ama birçok durumda, bu kişiler yeni ve kendine özgü kuralları olan yeni cemaatler kurmaktadırlar. Bir topluluktan atılanlar, devrimciler, gizli örgüt adamları ve sapkın kişiler grup kurma konusunda olağanüstü yeteneklidirler ve üstelik bu gruplar adeta her zaman güçlü bir oyunsal karakterin damgasını taşırlar." Johan Huizinga,Homo Ludens, Oyunun Toplumsal İşlevi Üzerine Bir Deneme, Ayrıntı Yayınları, İstanbul 1995, s.29

"...aylaklar kuralları izler, ama amaçları izlemezler, hilebazlar amaçları izler, ama kuralları izlemezler, oyuncular hem kuralları hem de amaçları izlerler, oyunbozanlar ise ne kuralları ne de amaçları izlerler; oyuncular hem oyunun hem de geleneğin gereklerini kabul ederler, aylaklarla hilebazlar yalnızca geleneğin gerektirdiğini kabul ederler, oyunbozanlar ise hiçbirini kabul etmezler." Bernard Suits, Çekirge: Oyun, Yaşam ve Ütopya, Ayrıntı Yayınları, İstanbul 1995, S.45

23 Temmuz 2009 Perşembe

Kitap Tanıtımı – “Bellek Metaforları”

Hollanda’da ve çevrildiği ülkelerde büyük bir ilgiyle karşılanan Bellek Metaforları’nın temel sorusu şu: Bellek nedir? Bellek doğrudan tanımlanması çok güç yeti olduğundan felsefeciler ve psikologlar çağlar boyunda belleği anlamak için çeşitli metaforlara başvurmuşlar. Douwe Daaisma bu güzel kitabında okuru antikçağdan günümüze tarihsel bir yolculuğa çıkararak bu metaforları tanıtıyor. Mm tabletlerden kitaplara, fotoğraftan bilgisayarlara, hatta hologramlara, çağlar içinde bilgi depolamak amacıyla geliştirilmiş çeşitli teknik ve araçlardan türetilen bu metaforların nasıl kullanılmış olduğunu araştırıyor. Son derece net ve anlaşılır bir dille yazılmış bir bilim tarihi.

Platon’dan günümüzün yapay zekâ tartışmalarına ve bilişsel psikoloji alanındaki son gelişmelere uzanan kitabın en özgün katkısı metaforların bilimsel bilgi üretiminde ne kadar önemli bir yeri olduğunu saptaması. Genellikle varsayılanın aksine, görüyoruz ki, metaforlardan, yani dilin ve toplumsallığın kısıtlayıcı etkilerinden bütünüyle arınmış bir bilim dili üretme hayali her zaman için bir hayal olarak kalmış; metaforlar bilim insanlarını zaman zaman yanlış yönlendirmiş, bilginin gelişimini ketlemiş, ama aynı zamanda daha fazla bilgilenme isteğini körükleyen ufuk açıcı unsurlar da olmuşlar.

Metis Bilim, Haziran 2007

Yazar Hakkında

Douwe Draaisma (1953) Hollanda’daki Groningen Üniversitesi’nde Psikoloji ve felsefe eğitimi almıştır ve halen aynı üniversitenin Psikoloji Tarihi ve Teorisi bölümünde öğretim üyeliği yapmaktadır. Utrect Üniversitesi’ndeyken bellek dilinin metaforik doğası hakkında yazdığı tez 1993’te De metaforenmachine. Een geschiedenis van het geheugen (Bellek Metaforları) adıyla kitaplaşmış ve Hollanda Ulusal Psikologlar Enstitüsü’nün verdiği Heymans ödülünü kazanan kitap hem kendi dilinde hem de çevrildiği sekiz dilde büyük ilgi görmüştür. 2001’de yayınlanan Waarom het leven sneller gaat als je ouder wordt. Over het autobiografische geheguen (Yaşlandıkça Hayat Neden Hızlanır? Otobiyografik Bellek Üzerine) adlı kitabı daha da fazla ilgi görmüş ve on bir dile çevrilmiştir. Daarisma bu kitapla Hollanda’da dört ödül almıştır. “En iyi düşünsel deneme” kitabına verilen J. Greshoff Ödülü, bilgi ve bilim alanda en iyi inceleme kitabına verilen Euroka Ödülü, Jan Hanlo Edebi Deneme Ödülü ve Ulusal Psikologlar Enstitüsü’nün “Psikoloji alanını en iyi tanıtan kitaplara verdiği” medya ödülü.

Draaisma deneysel psikolojinin ilk dönemlerinde kesinlik kavramının rolü üzerine yaptığı araştırmaların sonuçlarını The Age of Precision: F.C. Donders and the Measurement of Mind (2002, Kesinlik Çağı, F.C. Donders ve Zihin Ölçümü) adlı kitapta yayımlamıştır. 2006 yılında da Ontregelde geesten. Ziktegeschie-denissen (Akıl Hastalıkları) adlı bir kitabı yayımlanan Draaisma’nın Hollandalı Psikolog-felsefeci Heymans, William James, zaman ölçümünün tarihi ve nörolojinin tarihi konusunda kaleme aldığı çeşitli bilimsel makaleleri de vardır.

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Takım Oyunlarımız - IX - Katılım Anıtı

Takımlar halinde oynanan bu oyunda her bir takıma değişik malzemeler verilerek, bu malzemeleri kullanmak suretiyle kendilerinden istenen olguyu ya da kavramı temsil eden bir anıtı hep birlikte yapmaları istenir.

Oyunun ele aldığı olgular:

  • Takım çalışması içinde birey ve grup ölçekli yaratıcılık süreçlerini izlemek,
  • Takım içi işbölümü, işbirliği ve dayanışma ilişkilerini irdelemek,
  • Takım içi uyum sürecini izleyerek değerlendirmek.

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Eğitim Modüllerimiz - VIII / Outdoor Turnuvaları


OUTDOOR TURNUVALARI

EĞLENCE, MOTİVASYON, TANITIM VE DE EĞİTİM…

AMAÇ

Belirli bir bölgede ya da sektörde bulunan kurum, kuruluş ve işletmelerin takımları arasında eğlence, motivasyon, tanıtım ve eğitim amaçlı, kurallı rekabete dayalı outdoor yarışlarının düzenlenmesi.

Eğitim Konuları

Zor doğa koşullarında;

  • Takım oluşturmak,
  • Takım içi ilişki ve iletişim teknikleri,
  • Yönetici, lider ve takım liderliği farkı,
  • Hedef – zaman ilişkisi (zaman yönetimi),
  • Kendine, arkadaşına ve takımına güvenmek,
  • İşbirliği, yardımlaşma ve dayanışma,
  • Alternatif yaratmak ve mevcut alternatifler arasında seçim yapmak,
  • Bilgi, geri bildirim ve karar almak,
  • Kişisel bellek ve grup belleği,
  • Yaratıcılık,
  • Stres yönetimi,
  • Çatışma yönetimi,
  • Farklılıkların yönetimi ve uzlaşma,

gibi farklı birey ve grup ölçeğindeki işletme içi sorunların ele alındığı takım çalışması odaklı açık ve kapalı alan eğitimidir.

Süre ve Yer

Karada ve denizde Türkiye’nin değişik yerlerindeki parkurlar – Günübirlik.

18 Temmuz 2009 Cumartesi

Eğitimin İlk Adımı: Eğitim İhtiyaç Analizi

Çalıştığınız ya da gönüllü olarak katkıda bulunduğunuz kurum, kuruluş, birim ya da grubun eğitim ihtiyacını analiz etmek; yönetici, çalışan ve takım arkadaşlarınızın bu konudaki talep ve beklentilerini öğrenip bunları dikkate alarak eğitim programları düzenlemek istiyorsanız, lütfen Ibexes Group Eğitim Danışmanlığı’na başvurun…

Eğitim ihtiyaç analizinin

1) İncelemeler,

2) Analizler,

3) Anketler,

4) Gözlem çalışmaları,

5) Görüşmeler,

6) Testler,

7) Grup Sorun Analizleri,

8) Atölye çalışmaları ve

9) Raporlama boyutlarında sizlere yardımcı olalım.

16 Temmuz 2009 Perşembe

Kitap Tanıtımı - "Her Güne Bir Oyun"

Türk ve dünya kültürlerinden seçilen birbirinden zevkli geleneksel çocuk oyunları, birbirinden eğlenceli deneyler, dünyanın dört bir yanında milyonlarca çocuğun severek oynadığı tablalı oyunlar, gölge oyunları, sözlü oyunlar - hepsi ayrıntılı tarifler ve küçük birer tarihçeyle. Bol kahkahalı, bol şamatalı günler için özel olarak tasarlanan Her Güne Bir Oyun, seçtiği oyunları mevsim koşullarını dikkate alarak takvime yerleştiriyor: Yılın her günü için farklı bir eğlence öneriyor.

Hazırlayanlar: Itır Arda - Seyran Deniz

Resimleyen: Dağıstan Çetinkaya

Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2005

Yazarlar Hakkında

Itır Arda, 1968 doğumlu, Bochum Ruhr Üniversitesi'nde İnşaat Mühendisliği öğrenimi gördü. Yüksek lisansını aynı üniversitede tamamladı. Çevirmenlik ve editörlük yapıyor.

Seyran Deniz 1971 yılında İstanbul'da doğdu. MSÜ Grafik Bölümü'nden mezun oldu. Grafikerlik ve Web Tasarımı yapmaktadır.

15 Temmuz 2009 Çarşamba

14 Temmuz 2009 Salı

Takım Oyunlarımız - VIII - Kaya Tırmanışı


Takım halinde oynanan bu oyunda, oyuncular profesyonel tırmanışçıların gözetiminde tırmanma ipi, ağ ve diğer yardımcı malzemeleri kullanarak farklı eğimdeki kayalarda ya da yapay tırmanış duvarlarında birbirleriyle yardımlaşarak iniş ya da tırmanış yapmaktadırlar. Oyunun süresi ortalama bir saattir.

Oyunun ele aldığı olgular :

Takım uyumu, takım içi ilişkiler ve liderlik, zaman yönetimi vd.

13 Temmuz 2009 Pazartesi

Eğitim Modüllerimiz - VII / “MI ACARDI ! - ANIMSIYORUM” – Grup Belleği ve Takım Çalışması

AMAÇ

Grup ölçekli ilişki ve yönetim süreçlerindeki öğrenme, anımsama ve uygulama aşamalarında etkili olan grup belleği olgusunun, açık ya da kapalı alanlarda takım çalışması odaklı oyunların oynanması suretiyle ele alınıp irdelenmesi.

Eğitim Konuları

Birey ve grup ölçeğindeki ilişki ve yönetim süreçlerinde; öğrenme, anımsama ya da anımsayamamak, farklı anımsama yöntemleri, anımsama ve bellek metaforları, anımsayamamada “Memento” olgusu, “yakın” yerine “uzağı” anımsamak, anımsamada kullanımın / tekrarın önemi, anımsama hastalıkları, grup olarak anımsama, anımsamada grup içi işbölümü, işbirliği, yardımlaşma ve dayanışma, anımsamada bireysel ve kurumsal tarih çalışmaları, ortak anımsama ayinleri…

Süre ve Yer

Karada ve denizde Türkiye’nin değişik yerlerindeki parkurlar – Günübirlik ya da 2-3 günlük eğitimler.

11 Temmuz 2009 Cumartesi

Arama Konferanslarının Gerekliliği

Üzeyir Garih’in Son Yazısı


25 Ağustos 2001 tarihinde bıçaklanarak öldürülen işadamı Üzeyir Garih, Akşam Gazetesi’nde yer alan son yazısında, arama konferansları ve yararlarını ele aldı.


26 Ağustos - Garih, Pazartesi günü için hazırladığı yazıda, son yıllarda özellikle büyük kurum ve kuruluşlarda arama konferansı olarak nitelenen beyin fırtınalarına ilginin gün geçtikçe arttığının

gözlemlendiğini kaydetti. Modern bir yönetime sahip olan kurumlarda orta ve uzun vadeli plan ve

programlar yapma gereksinmesinin gittikçe arttığını dile getiren Garih, orta yönetim düzeyini de içerecek tüm yönetim kademelerinin ortak bir görüşü şeklinde düzenlenecek bir plan ve programın, psikolojik

etkilerin de altında başarıya ulaşacağını uluslararası deneyimin gösterdiğini vurguladı.”


"Değerli dostlarım, son yıllarda özellikle büyük kurum ve kuruluşlarda Arama Konferansı tabir edilen beyin

fırtınalarına olan ilginin gün geçtikçe arttığını gözlemlemekteyiz.


Modern bir yönetime sahip olan kurumlarda orta ve uzun vadeli plan ve programlar yapma gereksinmesi gittikçe artmaktadır.


Plan öngörülen hedeflere ve amaçlara ulaşmak için yapılması gerekli işlerin sıralanması şeklinde tanımlanırken, program planda öngörülen işlerin tarihsel düzenlenmesi anlamına gelmektedir.


Ancak bu plan ve programların üst kademe yönetimi ile bir uzman grup tarafından yapılması halinde,başarı şansının zayıf olduğunu göstermektedir.


Orta yönetim düzeyini de içerecek tüm yönetim kademelerinin ortak bir görüşü şeklinde düzenlenecek bir plan ve programın psikolojik etkilerin de altında başarıya ulaşacağını uluslararası deneyim göstermiştir.


Bu bakımdan Arama Konferansı bir kurum veya kuruluşta bir ortak akıl araştırılması ve bulunmasını hedef alan bir toplantı olarak nitelendirilebilir.


Bu tür konferansların bir sistematik içerisinde ve mutlaka interaktif şekilde düzenlenmesi en uygun yoldur. İleriye matuf plan ve programların tasarlanmasında, ülkedeki sosyal, siyasal ve özellikle ekonomik gidişatın geçmiş 5 ila 10 yıldaki durumunun yanı sıra, ileriye matuf 5 ila 10 yıl içinde olabileceklerin bir projeksiyonunu yapmak gereklidir.


Bu geçmiş ve gelecek olayların tespit ve değerlendirilmelerinin tüm iştirakçiler tarafından yapılması için gerekli bir yöntem geliştirilmiştir.


Alınacak kararların ve çıkartılacak sonuçların müşterek bir görüşün ifadesi olabilmesi için, iştirakçilerin 4 ila 10 kişilik dönenceli gruplara ayrılarak her grupta müzakere sonucu varılacak kararların her grubun birer temsilcisinin iştiraki ile teşkil edilecek ek toplantılarda irdelenmeleri sureti ile nihai bir müşterek aklın yönlendirdiği bir plan ve program ortaya çıkacaktır.


Burada dikkat edilecek en önemli nokta kurum ve kuruluşun tepe yönetiminin yönlendirici olmaktan çekinmesi ve bunun için icabında üst yönetimin grup toplantılarına iştirak etmeden tamamen gözlemci durumunda olması, ancak son toparlama hakkını da gereğine göre kullanabilmesidir.


Tepe yönetimin görüşleri kurumun ortak akıl, görüş ve düşüncelerine uygun veya aynı paralelde değil ise kendi görüşünü revize etmesi veya tercih edilmemekle birlikte hini hacette emrindekileri münasip bir şekilde ikna için konferans yöneticisinin yardımıyla bir dönence daha yapması belki düşünülebilir.


Fikirler herkesin müşterek akıl ve düşüncesinin bir ürünü olduğu takdirde sorumluluk müşterek olacağından, başarı şansı mutlaka yüksek olacaktır."

10 Temmuz 2009 Cuma

Eğitim Modüllerimiz - VI / ARAMA KONFERANSI / CONFERENCE SEARCH


ORTAK AKIL VE BELLEĞİN BULUŞTUĞU YER

Biz kimiz, bizi bir arada tutan değerler nelerdir ?

Geçmişi hatırlıyor muyuz, dünümüz nasıldı ?

Değişen dünya içindeki yerimiz ne ?

Güçlü ve zayıf yönlerimiz,

Sahip olduğumuz fırsatlar,

Karşılaşabileceğimiz tehditler.

Gün’ümüzden memnun muyuz ?

Gelecekten ne bekliyoruz ?

Geleceğimiz için neler yapıyoruz ?

Sorunlarımızı biliyor muyuz ?

Sorunlarımızı nasıl çözüyoruz ?

G e l i n, s i z l e r l e b i r l i k t e

(8) YA DA (16) SAATLİK SÜREDE

Bu soruların ve benzerlerinin yanıtlarını bulmaya;

takımımızın, şirketinizin ya da kurumunuzun fotoğrafını çekmeye, görüntüde bulanık kalanları netleştirmeye;

bugüne kadar aklımıza gelmeyen ya da

sormaya cesaret edemediğimiz soruların yanıtlarını,

tüm rütbelerin eşitlendiği bir ortamda

aramaya başlayalım...

BİR KATILIM VE UZLAŞMA TEKNİĞİ:

A R A M A K O N F E R A N S I

9 Temmuz 2009 Perşembe

Kitap Tanıtımı - "Homo Ludens, Oyunun Toplumsal İşlevi Üzerine Bir Deneme, Johan Huizinga

Biz insanların Homo Sapiens nitelemesini hak edecek kadar akıllı olmadığımız anlaşıldı... Birçok hayvanın da alet yapabildiği, dolayısıyla insana Homo Faber demenin de anlamsız olduğu görüldü... Peki biz kimiz ? İnsana özgü üçüncü bir özellik olarak Homo Ludens'i, oyun oynayan insanı bu nitelemeler arasına katamaz mıyız ?

Johan Huizinga, Homo Ludens adlı bu temel eserinde yeryüzünde insana ait her şeyin başlangıcının oyun olduğunu gösteriyor. Önce oyun vardı!

Oyun kurgusal olduğu bilinen ve gündelik hayatı dışında yer alan, bununla birlikte oyuncuyu da tamamen içine çeken gönüllü, özgür bir eylemdir. Sınırları özellikle belirlenmiş zaman ve mekan içinde gerçekleşen, her türlü maddi çıkardan ve yarardan uzak bu eylem, verili kurallara göre, belli bir düzen içinde yerine getirilir. Oyncu ve kimi zaman da seyirci kendinden geçer, coşar... Bu şekilde tanımlanan oyun, tarih boyunca, hayatın her alanında kültürün temel öğesi olarak varlığını sürdürmüştür.

Huizinga, kolektif hayatın bütün önemli biçimlerinin -ibadet, şiir, müzik, dans, bilgelik, bilim, hukuk, mücadele ve savaş- ortaya çıkışında oyunun son derece etkin bir rol oynadığını, Doğu ve Batı dünyasna ilişkin zengin tarihsel bilgi ve belgelere dayanarak gösteriyor.

Fakat modern çağlarla birlikte oyun, hayatı zenginleştiren bir unsur olmaktan çıkıp bugünkü dar anlamına kapanınca, katlanılması daha güç, renksiz ve tekdüze hayatlar yaşamaya başladığımızı da Huizinga'dan öğreniyoruz. Ekonomik güç ve çıkarların dünyanın gidişatını belirleyeceğine utanç verici biçimde inanıyoruz; ibadet eder gibi çalışıyor ve üretiyoruz; yavan ve kuru yarar duygusu, burjuva rahatlığı ideali zihniyetlerimizi etkiliyor. Oyuna toplumlarımızda artık yer yok; hayatın bütünlüğünden dışlanıp, sanayiye malzeme olsun diye bir köşeye atıldı...

Yeniden oyun oynayan insan olmayı isteyenler için...

Ayrıntı Yayınları, Eylül 1995, İstanbul

Yazar Hakkında

Johan Huizinga (1872-1945) Johan Huizinga Hollanda'nın en büyük tarihçilerinden biridir. Groningen ve Leipzig üniversitelerindeki güçlü bir öğrenimin ardından Doğu üzerine yaptığı bir uzmanlık teziyle bilim doktoru oldu. Haarlem'de tarih, Amsterdam'da Hint edebiyatı dersleri verdi. 1905-1914 arasında Groningen'de, ardından 1942'ye değin Leiden Üniversitesi'nde tarih profesörü olarak görev yaptı. Ayrıca, 1929-1945 arasında Den Haag Bilimler Akademisi Edebiyat Bölümü yöneticiliği yaptı. 1942'de Nazilerce rehin alındı ve ölümüne değin gözaltında bulunduruldu.

Yazarın Diğer Yapıtları

01. Mensch en menigte in America (1918)
02. Herfsttij der Middeleeuwen (Ortaçağın Günbatımı) (1919)
03. Erasmus of Rotterdam (1924)
04. Amerika Levend en Denkend (1926)
05. Cultuurhistorische verkenningen (1929)
06. In De wetenschap der geschiedenis (1937)
07. Schaduwen von Morgen (Yarının Gölgesinde) (1935)
08. Yanmış Dünya (1945)