İnsan kendini baştan çıkaranın ne olduğunu asla bilemez. Bir çırpıda ve herhangi bir çağrıda bulunmaksızın karşınıza çıkar. Mazı, Bodrum Yarımadası'nın güneyinde, Gökova sahilinde küçük bir koy. Olağanüstü bir ormanın içinden yılan gibi kıvrılarak uzayıp giden bir yolda çam, zeytin ve incir ağaçlarının oluşturduğu barok bir manzaranın sonunda birdenbire ''ben buradayım, keşfetmek için neden bu kadar geç kaldın'' diyor. Uzun zamandır hiçbir şeyin sizi heyecanlandırmadığını, tutkunun yerini alabilecek bir işaret aradığınızı düşünüyorsunuz. Mazı o anda insana, o zorunlu işaret gibi görünüyor. Aynı adı taşıyan köyden sahile inen yolun uzunluğu 1 kilometre. Koy, uzun yıllardır doğal sit alanı. Yani kıyılarımızda artık ender bulunan cennetlerden biri.
Mazı'yı çekici kılan, kuşkusuz sadece koyun doğal güzelliği, denizin tertemiz oluşu değil. Ne mutlu ki, Ege ve Akdeniz sahillerimiz bu özellikleri taşıyan başka yerlere de sahip. Ancak Mazı'yı farklı kılan, bir dizi hoş çelişkiyi de barındırması. Öyle ki, kendisi Bodrum Yarımadası'nda ama diğer koylardaki kalabalıktan, gürültüden tamamen soyutlanmış durumda. İnsansız doğanın dinginliğiyle yan yana oturuyor. Gecenin, uyku saatinin geldiğini pencereden içeri giren kelebek ile anlamak, horoz sesleriyle uyanmak, denizin utangaç çırpıntısının sesine karışan sevgilinin şarkısını dinlemek, kısa bir sessizlikten sonra pansiyondan yükselen sabah telaşının gürültüsü... Yani Bodrum'un diğer koylarına çoktan 'veda' etmiş olan bir güne merhaba. Her an ve hiçbir irade kullanmaya gerek duymadan sessizliğin, doğanın ve mavinin yumuşaklığını yaşamak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder