13 Haziran 2009 Cumartesi

Doğa Yürüyüşçüsüne Ufak Hatırlatmalar

Yürümek, çok küçük yaşlardan beri yaptığımız, uzun zamandır yürüyor olmanın etkisiyle de dikkat etmediğimiz otomatikleşmiş bir harekettir. Ancak, iş doğa yürüyüşüne geldiğinde şehirdeki yürüme tarzımız yetersiz kalacak hatta tehlikeli olacaktır.

Doğa yürüyüşlerinde tüm dikkatin ve düşüncenin yürüyüşe odaklanması gerekmektedir.

Yürüyüşün temel unsuru adım atmaktır. Bir adım, bir adım daha derken kilometrelerce yol alabilirsiniz. Ancak, hemen hiç önemsenmeyen ve üzerinde fazlaca durulmayan adım atma işleminin de bir tekniği vardır. Üstelik yüksek oranda güvenlik ve enerji sağlayan bir teknik…

Yürüyüşçü, attığı her adımda "ayak kitleme tekniği"ni kullanmalıdır. Bu yönteme göre, atılan ilk adımda ayak yere sağlamca bastıktan sonra geride kalan ayak sürüklenircesine çekilir ve yukarı kaldırılır. Bu sırada öndeki ayak üzerinde tamamen yükselerek bacak dik hale getirilir. İlk bakışta yavaş ve uygulaması zor gözüken bu yöntem, kısa bir süre sonra refleks olarak yapmaya başlandığında büyük oranda enerji tasarrufu ve güvenlik sağlayacaktır.

Yürüyüşün belli bir temposu olmalıdır. Ani hızlanmalar ve yavaşlamalar vücudunuzu zorlayacak ve erken yorulmanızı sağlayacaktır. Yürüyüşe yeni başladığınızda hızlı hareket ederek vücudunuzu boşuna zorlamayın. Hatta yürüyüş başlangıcında iyice yavaş hareket ederek vücudun yürüyüşe uyum sağlayabilmesinde imkan tanıyın. Böylece enerji kaybını da azaltmış olursunuz.

Adımlarınızı kısa ve dengeli atın. Uzun ve temposuz adımlar sizi çabuk yoracaktır. Büyük çaba gerektiren bir adımdan sonra 5-10 saniye dinlenin. Herkesin belli bir yürüyüş temposu vardır. Temponuzu kendiniz belirleyin ve kimseye yetişmeye çalışıp kendinizi zorlamayın.

En önemlisi ne kendinizle ne de başkasıyla yarışmayın. Önemli olan hedef noktaya erken varmak değil; zevk alarak, belli bir tempoda ve sürekli bir yürüyüş gerçekleştirmektir.

İnişlerde ayakların, ayakkabı içinde sürekli ileri baskı yapması sonucunda, ayak parmaklarında ve tırnaklarda oluşacak morarmalar bazı hallerde tırnakların kaybına kadar varabilir. Bunun için yokuş inen bir kişinin ilk darbeyi mutlaka topuğu ile karşılayıp kademeli olarak yükü öne vermesi, çıkışlarda ise bunun tam tersini yapması gerekir. Bu sayede ayak parmaklarında ve topukta oluşacak zedelenmeler kısmen önlenmiş olur. Ayakta su toplanması durumunda ise hemen müdahale edilmesi, torbacık derisinin açılmadan suyun boşaltılması ve üstünün bez bir plasterle yürüyüş boyunca kapatılması uygun olacaktır.

Yürüyüş sırasında baton ya da baston kullanmak dengeyi koruyup yükün bir kısmını kollara aktaracağından enerji tasarrufu sağlayacaktır.

Yürüyüş sırasında mümkün olduğunca patikaları takip etmek gerekir. İlk bakışta daha uzun bir rotayı takip ediyormuş gibi görünen patikalar, sonuçta her zaman daha avantajlı ve mantıklı yollar olduklarını ispat ederler. Birçok deneyimsiz yürüyüşçü, uyanıklık edip kestirmeden gideyim derken dağ yamaçlarında şişip kalmıştır. Doğada aceleciliğe yer yoktur, hem aceleniz de olsa yıllardır kullanılan bir patika hemen her zaman en kısa yoldur. Genelde bu tür dağ yolları zigzaglar çizerek yamaçları aşar ve böylelikle eğimi azaltarak az yorulmanızı sağlar. Patikaları takip etmenin başka bir önemli yararı da yürüyüş sırasında bir ritm tutturmanıza olanak vermesidir. Kaba araziye nazaran patika zemini oldukça monotondur, adımlarınızı ve hızınızı değiştirmeniz pek gerekmez. Yorulmadan uzun mesafeler yürüyebilmenin en önemli sırlarından biri yürüyüş ritmini iyi tutturmaktır. Nefes ve kalp ritminizi fazla değiştirmeden yürümeye çalışırsanız daha az yorulur ve daha az terlersiniz.

Hiçbir patikanın olmadığı arazilerde vadi tabanı yerine sırtlardan ve yamaçlardan gidilmesi daha uygun olacaktır. Daha geniş görüş açısı vermesi ve daha az bitki örtüsüne sahip olması nedeniyle sırtlarda yön bulmak kolaylaşacaktır. Vadi tabanında aşılması güç çalılık ve ağaçlar olacağından; ayrıca yolun üstündeki dereler ve bataklıklar yürüyüşü zorlaştıracağından sırt ve yamaçlardan gidilerek daha kolay mesafe alınması mümkündür. Ancak sırt ve yamaç yürüyüşlerinde de dikkatli adım atılması, mümkünse baton ya da baston kullanılması yerinde olacaktır. Eğimli yamaçta esas dayanak noktası yamaç tarafındaki baton olmalı ve vücut yerçekimi doğrultusunda dik durmalıdır. Vadi tarafındaki baton sadece denge amacıyla kullanılmalı, bu yöne ağırlık verilmemelidir.

Dik tırmanışlarda zemin kaygan ise çok fazla beklemeden ikinci adımın atılması gerekir. Eğer ikinci adımı atmak için fazla beklerseniz bir miktar aşağı doğru kayarsınız. Böyle durumlarda mümkün olduğunca kaymayan yerlere basmaya özen göstermeli, heyecana kapılmadan, seri ama yavaş bir tempoyla bu bölge geçilmelidir.

Verilecek mola sıklıkları ve süreleri fazla tutulmamalıdır. Sık ve uzun süreli molalar yerine dinleniyormuş gibi yavaş bir tempoyla yürüyün. Çok sık ve uzun süreli molalar vermeniz vücudunuzu soğutacak ve her mola sonrası kendinizi dinlenmiş değil; daha yorgun ve isteksiz hissedeceksiniz.

Molalarda vücudunuzu soğuğa karşı korumayı ihmal etmeyin. Çünkü ısı kaybı oksijen tüketimini arttırır ve enerji kaybına neden olur. Isı kaybı vücudun soğuk hava ile teması, terleme, soğuk içecek ve yiyecek alımında oluşur. Isı kaybını engellemek için sıcak gıda alımına, soğukla temas eden bölgelerin kapatılmasına dikkat edilmelidir.

Molalar sırasında sıvı alımı ihmal edilmemelidir. Vücudun solunum, idrar ve terleme yoluyla kaybettiği sıvıların sürekli olarak yerine konulması şarttır.

Çok sık ve uzun yemek molaları verilmemelidir. Yemek, enerjinin devamı için önemlidir; ama, bunu sık sık yemek molaları vererek değil, yürüyüş sırasında verilecek kısa molalarda enerji verecek şeyler yiyerek sağlayabiliriz. Uzun yemek molası mümkün olduğunca yürüyüşün yarısında verilmelidir. Yemekten hemen sonra dolu bir mide ile yürüyüş yapmanın kolay olmayacağı unutulmamalıdır. Bu nedenle, vücuda yediklerini hazmetmek için uzun zaman verilmeli ve yürüyüşe yemekten sonra en erken yarım saat sonra başlanmalıdır. Yemek molasının hemen ardından dik bir eğime çıkılmaması uygun olacaktır.

Ana molalarda mümkün olduğunca bir şeylerin yenmesi ve içilmesi gerekir. Açlık durumuna göre fındık, fıstık, gofret ya da sandviç yenebilir. Fındık, üzüm ya da dut kurusundan oluşan bir karışım da önerilebilir. Efor sarfederken tuz ve mineraller de kaybedildiği için, tuzlu yiyecekler insanı molada adeta yeniden diriltir, dizlere kuvvet verir. Tatlı yiyecekler ise enerji açısından çok yararlıdır; ancak, tek başlarına yeterli değildir, ayrıca fazla yenildiklerinde iştah azalması ve susuzluğa yol açarlar. Su olarak sade dağ suyu çok ideal değildir, hafif tatlandırılarak (ve tuzlandırılarak) hazırlanmış içecekler mineral ihtiyacı açısından daha doyurucudur. Seyreltilmiş meyve suyu, oralet veya meyve çayı en ideal içeceklerdir. Akşam kamp yerinde mümkün olduğunca zengin bir sofra kurulması, baharatlı ve ekşili yemeklerin tercih edilmesi uygun olacaktır. Bu tür yiyecekler kandaki elektrolit ve mineral dengesini koruyacak; ayrıca psikolojik olarak moral verecek, yorgunluğun atılmasını kolaylaştıracaktır.

Molalarda kullanılmak üzere pantolon cebinde ya da sırt çantasının kolay ulaşılabilecek yerlerinde kağıt mendil, tuvalet kağıdı gibi malzemelerin bulundurulması, tuvalet ihtiyacının güneş alan açık alanlarda ve su kaynaklarına en az 50 metre mesafede karşılanması gerekmektedir.

Yürüyüş sırasında çoban köpeklerine özel bir dikkat gösterilmesi gerekir. Çoban köpekleri insana saldırmaz; ancak, korkutmayı çok severler. Eğer bir sürü ile karşılaşırsanız, mümkün olduğunca uzaktan ve hızlı geçin. Eğer sürü sahibi ortalıkta görünmüyorsa ve sürüye çok yaklaştıysanız köpekler gerçekten saldırabilir. Bu durumda sakin olup koşmadan sürünün yanından uzaklaşın. İlle de bir sürünün yakınından geçmeniz gerekiyorsa daha uzaktayken bağırarak çobanları uyarın. Sürü yakınında köpek görmeseniz de siz varmış gibi davranın. Çoban köpekleri, özellikle de Kangallar çok iyi kamufle olurlar, aynı şey çobanlar için de geçerlidir ama bu tabii sizin yararınıza...

Doğa yürüyüşlerinde doğaya hiçbir şekilde zarar verilmemesi, doğadan hiçbir şeyin alınmaması, sadece fotoğraf çekmekle yetinilmesi uygun olacaktır.

Yürürken bitki örtüsünün gelişimini engelleyecek hareketlerden kaçınılması, doğadaki yaban hayatı değiştirecek, hayvanları tedirgin edecek, canlıların doğal besin döngüsünü bozacak eylemlerin yapılmaması gerekir.

Yüksek irtifadaki canlıların yetişme koşullarının daha güç ve endemik olma ihtimalinin daha yüksek olduğu unutulmamalıdır.

Doğada kullanılan suyun aşağılarda yaşayan insanların içmesuyu kaynağı olduğu unutulmamalı ve sular kirletilmemelidir.

Yürüyüş ya da kamp esnasında mümkün olduğunca ateş yakılmaması, gerektiğinde ise sadece yerlerdeki dalların kullanılması ve kamp ya da mola yerinden ayrılırken ateşin iyice söndürülmesi gerekir.

Doğa yürüyüşlerinde mümkün olduğunca çöp üretilmemesi, doğada çöp bırakılmaması, ürettiğimiz çöplerin bulduğumuz çöplerle birlikte beraberimizde taşınması gerekmektedir.

Taşlık, kayalık ve kaygan bölgelerden yürürken tek sıra yürünmelidir. Ekibin başında ve sonunda bölgeyi en iyi tanıyan, deneyimli kişilerin yürümesinde fayda vardır. Ekibin 2 nci sırasında ise grubun en yavaş yürüyeni bulunmalıdır.

Yürüyüş esnasında yamaçlardan taş düşmesi önemli bir risk olduğundan; yürüyüşün en az riskli yerlerden tek sıra halinde yapılması gerekir.

Eğer karlı zeminde yürünüyorsa kayaların yanındaki karların daha yumuşak olduğu; bu nedenle batma tehlikesinin fazla olduğu unutulmamalıdır. Yürüme esnasında ayağın kaya aralarında kalarak burkulabileceği ya da kırılabileceği gözden uzak tutulmamalıdır. Kar yürüyüşlerinde en öndekinin yorulmaması için nöbetleşe değişiklik yapılmalıdır.

Kazaların büyük bölümü inişlerde gerçekleşir. Çünkü, doğa yürüyüşçüleri daha yorgun olur ve denge sistemi çok sağlıklı çalışmaz. Çıkışlarda "burun saplama", inişlerde ise "topuk saplama" yöntemlerinin uygulanması yürüyüşün güvenliği açısından çok önemlidir. Çıkışlarda dizleri bükmek, öne eğilmek ve baton kullanmak yardımcı olacaktır. Bu teknikler rüzgarlı havalarda dengenin sağlanmasını kolaylaştıracaktır. İnişlerde en çok parmak uçları zarar görür, bu yüzden ortopedik taban kullanılmalı ve bağcıklar iyice sıkılmalıdır.

Kamptan ayrılırken çadırın gerilmesi, çadır dışında eşya bırakılmaması, çadır fermuarlarının kapalı tutulması, kampta kalan varsa dönüş saatinin mutlaka söylenmesi gerekir. Doğa yürüyüşçüsünün yanında pusula ve düdük bulundurması uygun olacaktır.

Doğa yürüyüşçülerinin ayak bileğini saran uygun bir yürüyüş ayakkabısı giymesi, yanında yedek t-shirt, eşofman, çorap, kazak, bere, eldiven, ayakkabı gibi eşyaları bulundurması, mutlaka bir yağmurluk, tercihan bir panço alması, içmesuyu için matara ya da pet şişe ile çakı, fener ya da alın lambası ile düdük ve pusula getirmesi, tabak, kaşık, bardak, gözlük, mayo, şapka, fotoğraf makinesi, güneş kremi, ilaç gibi kişisel eşyalarını küçük bir sırt çantası ile taşıması, mümkün olduğunca kot pantolon ya da bluejean giymemesi gerekir.

Uzun yürüyüşlerde, özellikle de yaz aylarında güneşin etkisi sanıldığından daha fazladır. Dağlık bölgelerdeki morötesi ışınların etkisi güneşe yakınlık ve yansımalar nedeniyle daha fazla olacağından çıplak ya da atletle yürünmemesi gerekir. Sıcak günlerdeki en iyi kıyafet safari tipi pamuklu ya da keten bir pantalonla gömleklerdir. Pantolon sadece güneşten değil çalılık ve dikenlerden de koruyacağı için yürüyüşlerde şort tercih edilmemelidir.

Doğa yürüyüşlerinde gruptan kimsenin ayrılmaması, bilgi ve deneyimin yetersiz kaldığı an ve yerde geri dönülmesi gerekir.

Doğa yürüyüşçüsünün yerel halkın gelenek, görenek ve yaşam tarzına ters düşecek davranışlarda bulunmaması, sahte ya da yapay şive ile konuşmaması, mümkün olduğunca ticari ilişkiye girmemesi, verdiği sözleri tutması gerekir.

Doğa yürüyüşü bir ekip çalışmasıdır; bu nedenle yürüyüşçünün bireysel davranışlardan mümkün olduğunca kaçınması, kendisini yürüyüş takımının bir üyesi olarak görmesi, ekip liderinin/rehberin bildirdiği koşul ve kurallara uygun davranması, ekip liderinin / rehberin belirlediği davranış ve rotaların dışına çıkmaması, ekip liderine / rehbere müdahale etmemesi, kamp işlerine yardımcı olması, bencil davranmaması, sorunlarını mümkün olduğunca önce kendisinin çözmesi, yardımı gerekli görmesi durumunda ekip liderine/rehbere bilgi vermesi, sağlık sorunları olan yürüyüşçülerin yürüyüş öncesinde ekip liderine / rehbere bilgi vermeleri ve kendileri için gerekli olan ilaç ve sağlık malzemelerini yanlarında bulundurmaları gerekir.

Doğa yürüyüşçüsü, yaptığı eylemin bir eko-turizm etkinliği olduğunu bilir, isteklerini en asgaride tutar ve bulduğu ile yetinir, doğanın belirsizliklerinden kaynaklanan olaylar nedeniyle sorun çıkarmaz.

1 yorum:

  1. güzel yerler aslında . Bende uzun süredir gitmek istiyorum ama bir türlü fırsat bulamıyorum . Bu arada bir yürüyüş pantolonu arıyorum . Bir çok yerde pantolon var . Sizin bir önderiniz varmıdır ?

    Ben aşağıdaki yerde buldum ama emin değilim . Kullanan varmıdır .

    Link : http://www.makara.com.tr/urun/yuruyus-trekking-pantolonu.aspx

    YanıtlaSil